Translate

7 Eylül 2007 Cuma

Eşcinsel Örgütlerinden Basına ve Kamuoyuna Açıklama

Kaos GL ve Pembe Hayat LGBTT Derneği Bursa'da yaşanan olaylarla ilgili bugün bir basın açıklaması yaptı. MorEl Eskişehir LGBTT Oluşumu olarak bu basın açıklamasını destekliyor ve aynı düşüncelerde olduğumuzu dile getiriyoruz.


Eşcinsel Örgütlerinden Basına ve Kamuoyuna Açıklama

Kaos GL ve Pembe Hayat LGBTT Derneği olarak, medyaya “travesti çetesi” şeklinde yansıyan olaylara ilişkin aşağıdaki açıklamayı yapıyoruz.

Bursa’da 2 Eylül’de yapılan polis baskınlarıyla, 13’ü travesti ve transeksüel olmak üzere 16 kişi gözaltına alındı ve ardından 12’si tutuklandı. Medyaya “Travesti çetesi” olarak yansıyan olaylar sürecinde, gözaltından olayların medyaya yansımasına kadar bir dizi insan hakları ihlali gerçekleşti.

Örgütlenmek eşcinsellerin yasal hakkıdır!
Örgüt kurmak, örgütlenmek, dernekleşmek eşcinsel ve transeksüellerin de yasal haklarıdır. Durum böyle olduğu halde, Bursa’daki “operasyon”da iddia edilen “çeteleşme”nin, emniyet güçleri ile medya tarafından “eşcinsel örgütü” şeklinde tanımlanması ve sunulması kabul edilemez.

Türkiyeli eşcinseller, varoluş ve özgürlük mücadelesi verdikleri on yılı aşkın sürecin sonunda, örgütlenme haklarını kullanarak yasal derneklerini kurdular. Bununla birlikte, Kaos GL ve Pembe Hayat Dernekleri olarak, “Bursa Gökkuşağı Derneği” ile organik bir bağımız bulunmamaktadır. Gökkuşağı Derneği’ni eşcinsellerin ve transeksüellerin öz örgütlenmesi olarak tanımıyoruz.

Kaos GL, Türkiye’nin ilk dernekleşen eşcinsel örgütlenmesidir. Kaos GL’nin yasal süreci tamamlamasının ardından dernekleşen diğer yapılar Kaos GL’nin tüzüğü ile dernekleşme süreçlerine başlamışlardır.

Kaos GL Derneği ve Pembe Hayat LGBTT Derneği olarak, son bir yıldır, “Gökkuşağı Derneğinin” tüzüğüne aykırı hareket ettiği, demokratik ve insan haklarına yaraşır bir yapısı olmadığı için kurumsal ve bireysel tüm ilişkilerimizi kesmiş bulunmaktayız.

Bursalı eşcinsellerin kaderi bu olamaz!
Eşcinsel yönelimli insanlar en az heteroseksüel insanlar kadar çeşitlilik gösterirler. Eşcinsel yönelim her tür dinsel, etnik, sosyokültürel, mesleksel ve politik grupta birbirine yakın oranda görülür. Bursa şehrindeki eşcinsel kadın ve erkeklerin oranı diğer bölge ve şehirlerdeki eşcinsel insanların oranından daha fazla değildir.

Bursalı eşcinsel ve transeksüeller de demokratik haklarını kullanarak örgütlenebilmeliler. İddia edildiği gibi ortada bir “suç örgütü” mevcutsa, yapılması gereken tam da, iddia edilen “suç örgütünü” yaratan çeteleşmenin kıskacındaki eşcinsel ve transeksüellerin tekrar tekrar mağdur edilmelerinin önüne geçmektir. Bundan sonra Bursalı eşcinsel ve transeksüel bireylerin kendi öz örgütlerini yaratabilmelerinin önüne her türlü maddi, manevi, yasal engel çıkarıldığında “çete”nin birinin gidip diğerinin geleceğini en iyi emniyet güçleri bilecektir.

Bu soruşturmanın, Bursa’daki lezbiyen, gey, biseksüel, travesti, transeksüel (LGBTT) bireylerin meşru ve yasal hak olan örgütlenme özgürlüğünün önünde bir engel oluşturmamasını bekliyoruz. Başta emniyet güçleri ve medya olmak üzere ilgili tüm kurumların “nasıl olsa hepsi eşcinsel/travesti değil mi” yaklaşımıyla sorumsuzca davranmamalarını ve başka hak ihlallerine zemin hazırlamamalarını istiyoruz.

Transeksüellere saldıranlar “çete” değil mi?
6 Ağustos 2006’da Türkiye’nin her yerinden gelen eşcinsel aktivistlerin yapmak istedikleri yürüyüşün homofobik saldırganlar tarafından engellenmesine göz yuman Bursa Emniyeti, dernek binasına saldırarak lezbiyen, gey, biseksüel, travesti ve transeksüel aktivistlerin yaşam haklarına bütün medyanın gözü önünde saldıran kişileri neden yakalamıyor? Bu insanlar ellerini kollarını sallayarak sokaklarda homofobilerini kusmaya devam ediyorlar.

Ankara Eryaman olaylarında travesti ve transeksüellere yönelik saldırıların sistematik ve organize olduğunun altını çizdiğimiz halde, transeksüel mağdurların şikâyetlerine rağmen suçlular yargılanmadı. Esat’taki olaylar sonrasında zanlıların aynı zamanda Eryaman’daki saldırganlar olması bile suçluların “çete” suçuyla yargılanmalarını sağlamadı ve transeksüeller yine mağdur edildi.

Transeksüellere saldıran çeteler neden yargılanmıyor?

Medya haberi nasıl verdi?
Bursa’daki soruşturmanın sürekli olarak medyada “eşcinsel örgütü” olarak sunulması, eşcinsel örgütlere yönelik homofobi ve önyargıları beslemektedir.

Gökkuşağı Derneği’nin bilgisayarlarından alınan kişilere ait özel fotoğrafların medya aracılığıyla kamuoyuna sunulmasıyla fotoğraflardaki kişiler “suçlu” olarak gösterilmiştir.

Piknik fotoğrafı ile fotoğraflardaki insanlar topluma ifşa edildi. Lezbiyen, gey, biseksüel, travesti ve transeksüel bireyler kendi istedikleri şekilde açılırlar.
Eşcinsel bireylerin açılmaları hak, ifşa suçtur.

Bursa Gökkuşağı olayının medyaya yansımasıyla birlikte birçok medya kuruluşu Pembe Hayat Derneği’nin fotoğraflarını kullanarak Pembe Hayat Derneği’ni olayla ilişkilendirdi.

“Nasıl olsa hepsi travesti değil mi?” zihniyetiyle bu haberlerin yapıldığını düşünüyoruz. Pembe Hayat Derneği’nin Ankara’daki yasal eylemlerinden fotoğraflarının “travesti çetesi” haberinde kullanılması travesti ve transeksüel örgütlenmesine yönelik bir saldırıdır.

Medyanın özensizliğinin LGBTT bireylere ve örgütlere yönelik homofobi ve transfobiyi beslediğini düşünüyoruz.

Gökkuşağı Derneğinin bilgisayarlarında bulunan piknik fotoğraflarının medyaya verilerek fotoğraflardaki kişilerin “suçlu” olarak sunulması ve kişilerin özel hayatlarının ihlal edilmesiyle oluşan emniyet güçlerinin görevi kötüye kullanma suçunun takibini kim yapacak? Bunu hangi medya haberleştirecek?

Toplum sağlığını korumanın yolu 80’lerden kalma yöntemlerle homofobiyi beslemekle mi sağlanacak?
Polisin basına yaptığı , “Bursa Halk Sağlığı Laboratuarı Zührevi Hastalık Biriminde muayene edileceği, herhangi bir hastalık bulunması halinde eşcinseller hakkında "hastalık bulaştırdıkları" iddiasıyla da yasal işlem uygulanacağı" açıklamasıyla, eşcinsellere ve transeksüellere yönelik homofobi ve ayrımcılık besleniyor. İnsanlara yargısız infaz yapılıyor. Hiçbir soruşturma sırasında “olası ihtimaller” üzerinden “olası suçlar” tanımlanamaz.

Bu açıklamasıyla polis, kendi görev yetkilerinin dışına çıkarak Bursa’daki transeksüelleri “suçlu” bulup, “cezasını kesiyor”.

Aynı polis, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı tarafından Ankara, İstanbul ve İzmir’de dağıtılan kondomları “suça delil” olarak sayıp toplum sağlığını ve kendini korumak için kondom kullanan onlarca transeksüelin İstanbul’da evlerini mühürlemedi mi? Ankara’da onlarca transeksüele kabahatler kanunu bahane edilerek para cezaları kesilmedi mi?

Cinsel yolla bulaşan hastalıklar, her hangi bir cinsel ilişki ile geçebilirken, müşterilerden her hangi birinin enfekte çıkması, bunun kaynağının Bursa’daki transeksüeller olduğunu göstermeyecektir.

Cinsel sağlık, insanları damgalayıp, halka korku salarak değil, güvenli seks bilgisini yayarak sağlanabilir.

Soruşturmanın bundan sonra hiç kimseyi mağdur etmeyecek şekilde devam etmesini istiyoruz.
Resmi kurumlardan yasaları, medyadan ise kendi etik kuralları ile mesleki ilkelerini ihlal etmemelerini bekliyoruz.

Eşitlik ve adalet herkes için olmalı.

Türkiyeli eşcinsellerin yeniden “suçu olmayan suçlu” kategorisine sokulmasına müsaade etmeyeceğimizi basına ve kamuoyuna ilan ediyoruz…

Kaos GL
(Kaos Gey-Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği)

Pembe Hayat
(Pembe Hayat Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Travesti ve Transeksüel Dayanışma Derneği)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder