Translate

18 Eylül 2007 Salı

“Kimi kime şikayet ediyoruz?”

13 Eylül Perşembe günü Eskişehir’de "iftar öncesi" şiddete maruz kalan Pelin ve Devrim yaşadıkları şiddeti ve cinsiyetçiliği anlattılar.
  • Bize olayı anlatır mısınız?
    Devrim: 5–6 arkadaş kaldırımda durduğumuz sırada yanında bir kadınla yürüyen bir adam bizi ittirerek “or.. çocukları yol verin” dedi. O sırada "n’oluyor beyefendi" dememle adamın üzerime yürümesi bir oldu. Olaya müdahale etmeye çalışan arkadaşıma ise tekme tokat vurmaya başladı.
    Pelin: Olayı anlamaya çalışırken “polis” diye bağırmaya başladım. Polis bir süre izledikten sonra geldi ve karakola götürüldük.


  • Polisin karakolda size karşı tutumu nasıldı?
    Devrim: Hiç beklemediğimiz, filmlerde gördüğümüzden farklı bir tabloyla karşı karşıya kaldık. Mağdur olan biz olmamıza rağmen polis bizi azarlıyor, adam ise tehditkar tavırlarını ve küfürlerini devam ettiriyordu. Polis bize "polis" sıfatıyla değil yıllardır içinde yaşattığı feodal ahlak yargılarıyla yaklaşıyor, sesini yükseltiyor ve elindeki kocaman tüfeği göstererek psikolojik şiddette bulunuyordu. Üzerimize yürüyen saldırgana o haklıymış gibi davranıyor, yanında bulunan saldırganın eşine “Dayak istiyorlar, zaten tiplerinden de belli, şimdi bırakırız merak etmeyin” şeklinde cümleler kurup göz kırpıyordu. Karakolun dışında bekleyen iki arkadaşımıza da "tiplerinden" dolayı bağırdı polis.
    Pelin: İşin diğer bir trajik tarafı saldırganın eşinin “Üzerine yürüyüp or.. dediyse sen or.. mu oldun, ne var bunda, niye bu kadar abartıyorsunuz” şeklinde cümleler kurmasıydı. Saldırgan, karakolun içinde eşine küfür edip tokat attı. Şiddetin meşrulaştırıldığı apaçık ortadaydı. Polis de buna seyirci kaldı.


  • Cinsiyetçiliğin karakolda da devam etmesi karşısında tepkiniz ne oldu?
    Pelin: Karakoldaki cinsiyetçi tutum bir kaç şekilde anlatılabilir. En başta kadın olduğumuz için ciddiye alınmama durumumuz vardı. Polis de aciz olduğumuzu düşünerek üzerimize yürüyordu. Kadına şiddet karakolda da gayet doğal karşılanıyordu.
    Devrim: Onlara içinde bulunduğumuz durumu anlatmaya çalıştığım her an seslerini daha fazla yükselterek bizi sindirmeye çalışmalarına karşın polise “Dayak yedik ve hakarete uğradık ama suçlu bizmişiz gibi davranıyorsunuz. Bizi siz korumayacaksanız kim koruyacak” diye sorduğumda aldığım cevap da içler acısıydı: “Duygu sömürüsü yapmayın, burada sizin kaprislerinizi çekmek sorunda değiliz.” Bir an düşündüm ve kendime sordum: Kimi kime şikayet ediyoruz?

  • Bu olayın ardından neler yaptınız?
    Pelin: Olayın ertesi günü Eskişehir Kadın Platformu’ndan bir avukat arkadaşımızla adliyeye gidip savcıyla görüştük ve hukuki süreci başlattık. Pazartesi günü hem saldırgan hem de polis hakkında suç duyurusu yapacağız. Ardından da basın açıklaması yaparak olayı basına duyuracağız.


  • Son olarak, tüm bu yaşananlarla ilgili eklemek istediğiniz bir şeyler var mı?
    Pelin: Ataerkil sistemin kadını ikincileştirdiği bu ülkede biz kadınlar her gün bu ve buna benzer, hatta bundan çok daha büyük derecede şiddete maruz kalıyoruz. İşte tam da bu yüzden her kadın yaşadığı haksızlıkları dile getirmeli ve sistemle mücadele etmeli. Bir de içinde bulunduğum Eskişehir Demokrat Kadın Platformu’na desteklerinden dolayı teşekkür ediyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder