Translate

30 Ekim 2009 Cuma

Homofobiyi Aşmak Mümkün

Cuma, 30 Ekim, 2009
45. Ulusal Psikiyatri Kongresi'nde homofobinin, başta maruz kalanlar olmak üzere ilgili bütün taraflara psiko-sosyal, bazen de fiziksel zararlar verdiğini anlatan Dr. Sinan Düzyürek, ayrımcılık ve homofobiyi aşmanın mümkün olduğunu söyledi.

20-24 Ekim 2009 tarihlerinde Ankara’da yapılan 45. Ulusal Psikiyatri Kongresi çerçevesinde düzenlenen Cinsel İşlev Bozuklukları sempozyumunda “Kültür ve Cinsellik” başlığı altında, Homofobi konusu da ele alındı.
Bilimsel çalışmalarını ABD’de sürdüren Dr. Sinan Düzyürek, yabancı düşmanlığı, ırkçılık ve kadın düşmanlığı gibi önyargılar kategorisinde yer alan homofobinin duygu ve davranış boyutlarına değinerek, hafiften şiddetliye doğru korku, anksiyete, tedirginlik, nefret, iğrenme ve antipati içeren homofobinin, başta buna maruz kalanlar olmak üzere ilgili bütün taraflara psiko-sosyal, bazen de fiziksel zararlar verdiğini belirtti.
Homofobide eşcinselliğe ve eşcinsellere belli bir şekilde ve derecede tahammülsüzlük ya da tahammül etme gereğinin bulunduğunu, bunun da eşcinselliğin ve eşcinsellerin, insanlığın ve hayatın olağan yelpazesi içinde samimiyetle kabul edilmesini çok zorlaştırdığını ifade eden Düzyürek, bu önyargının, uzaklaşma, kaçınma, eşcinselliğin ve eşcinsellerin gizli, saklı, görünmez ve konuşulmaz olmasını bekleme ve bunu dayatma, ayrımcılık, adaletsizlik, yaftalama, utandırma, aşağılama, korkutma, sindirme, hapse atma, yok sayma, hatta bazen de yok etmeye varacak bir şiddeti içerebileceğini dile getirdi.

Binlerce eşcinselin tutuklandığı ve idam edildiği, bazılarının da başka ülkelere kaçmak zorunda kaldığı İran’da idam dışındaki cezalandırmalara da değinen Düzyürek (yerde sürüme, dörde bölme, taşlama, kayalıktan aşağı atma, canlı olarak yakma, kelle uçurma ve iki parçaya kesip sonra yakma), bu konudaki yasal düzenlemelerin ülkeden ülkeye değiştiğini, bazılarında eşcinsel ilişkiler yasalken, bazılarında yasal olarak tanınmasa da suç olmadığını, kimi ülkelerde ise eşcinsel ilişkilerin, ömür boyu hapis cezası ya da idama varan ciddi yaptırımlarla karşı karşıya olduğunu söyledi.

Dünyaya Bakış
2003 yılında yapılan bir araştırmaya göre, eşcinsellerin toplumda kabulü sorusuna olumlu cevap veren ülkelerin sıralaması şöyle: İngiltere (74%), İtalya (72%), Kanada (69%), Slovakya (68%), Arjantin (66%), Filipinler (64%), Bolivya (55%), Japonya (54%), Meksika (54%), Brezilya(54%), ABD (51%), Venezuela (46%), Peru (45%), Guatemala (44%), Honduras (41%), Polonya (40%), Bulgaristan (37%), Güney Afrika (33%), Angola (30%), Güney Kore (25%), Rusya (22%), Türkiye (22%), Lübnan (21%), Ukrayna (17%), Fildişi Kıyısı (15%), Vietnam (13%), Ürdün (12%), Özbekistan (10%), Pakistan (9%), Hindistan (7%), Bangladeş (7%), Endonezya (5%), Gana (4%), Nijerya (4%), Uganda (4%), Mali (3%), Senegal (2%) ve Kenya (1%).
Düzyürek’in verdiği bilgilere göre Türkiye, bu dağılımda 45 ülke arasında yüzde 22’lik bir oran ile yer alırken, 2007’de toplumda eşcinsellerin ve eşcinselliğin kabul görmesi gerektiğine dair görüşte 8 puanlık bir düşüşün yaşandığı altı ülkeden biri. Bolivya ve G. Afrika’nın ardından en dramatik düşüş gösteren üçüncü ülke.

Aradan geçen dört yıl boyunca yaşanan değişim, 2007 PEW global tutumlar araştırmasında net bir şekilde görülüyor: İsveç (%86), Fransa (%83), Çek Cumh. (%83), İspanya (%82), Almanya (%81), Arjantin (%72), İngiltere (%71), Kanada (%70), Slovakya (%66), Brezilya (%65), İtalya (%65), Şili (%64), Meksika (%60), Peru (%51), ABD (%49), Japonya (%49), Venezuela (%47), Polonya (%45), Bolivya (%44), Bulgaristan (%39), İsrail (%38), Gün. Afrika (%28), Rusya (%20), Ukrayna (%19), Lübnan (%18), Güney Kore (%18), Çin (%17), Türkiye (%14), Fil Dişi K. (%11), Hindistan (%10), Filistin (%9), Malezya (%8), Kuveyt (%6), Ürdün (%6), Gana (%4), Bangladeş (%4), Tanzanya (%3), Kenya (%3), Senegal (%3), Uganda (%3), Endonezya (%3), Etiyopya (%2) ve Mısır (%1).

Sosyal ve Kültürel Antropolojik Boyutlar
Sinan Düzyürek, değişik tarihi dönemlerde hemcins ilişkilerinin sosyal olarak şekillendirilişinde çoğu zaman biri öbürüne baskın üç ayrı formattan da söz etti: Eşitlikçi, Cinsiyetle Yapılandırılmış (Gender Structured) ve Yaş Farkıyla Yapılandırılmış ilişkiler (kültürel antropolog Stephen O. Murray’e göre).
“Eşitlikçi eşcinsel ilişkiler: Tarafların dikotomize cinsiyet veya cinsiyet rolü üstlenmesini içermeyen ve iki bireyin arasında stereotip yaş farkı da gerektirmeyen hemcins beraberlikleri. Bugün tüm kurum ve kurallarıyla demokratikleşmeye erişmiş ve laik hukuk sistemleri olan gelişmiş ülkelerdeki başat veya standart format.
Cinsiyetle yapılandırılmış (cinsiyetle dikotomize edilmiş veya heteroseksüelleştirilmiş) eşcinsellik: Burada sosyokültürel güçler, eşcinsel ve biseksüelleri, sekste yöneldikleri kişilerin biyolojik cinsiyetlerine değil, kendi oynadıkları cinsiyet rolüne göre iki kampa böler. Bu sistemde heteroseksüel erkekler de erkek cinsiyet kutbuna göre davranan eşcinsel ve biseksüel erkeklerle harmanlaşıp sosyalleşebilir ve zaman zaman onlar gibi virtüel olarak kadın kategorisine dâhil kabul edilen geylerle rahatça seks yapabilirler. Feminen lezbiyenler de heteroseksüel kadınlarla harmanlaşır ve dışarıdan farklı görünmeyen heteroseksüel evlilikler yaparlar. Bu sistemde esasen çağdaş anlamda bir cinsel yönelim kavramı yoktur; zira kişiler cinsel ilişkilerde penetre eden ve edilen şeklindeki dikotomizasyona ve buna göre kendilerinden beklenen cinsiyet davranışlarına göre kategorize olurlar ve edilirler. Bu sayede, cinsiyetler arasındaki güç dinamikleri ve heteroseksist ideoloji korunmuş olur. Bu sistem pre-demokratik ve yarı-demokratik toplum yapılarında, ataerkil ve/veya feodal özelliği belirgin kültürlerde görülür. Tarihsel olarak çekirdek cinsel yönelimi eşcinsel ve biseksüel kişilerin bu tarzdaki asimilasyonunu daha çok Akdeniz Havzası, Orta Doğu ve bazı Uzak ve Güney Asya Kültürleriyle Amerikan yerlilerinde görürüz (Çekirdek cinsel yönelim: kişinin içten içe yaşadığı çekilmeye, davranışa dayalı bir tarif).

Kuşaklararası (Efebofilik) Hemcins Beraberlikleri: Yaş farkına dayalı (intergenerational) eşcinsel ilişkilerde, cinsel eylem partnerleri bakımından katı ve asimetrik bir rol dağılımı vardır. Cinsiyet rolü davranışlarının niteliğine bağlı olmadan sekste heteroseksüel erkek rolünü oynayan kadın veya erkek partner yaşça diğerinden (en az) bir kuşak aşacak kadar büyüktür ve statü, para, söz sahipliği, bilgi ve tecrübe olarak daha üstündür. Örnekler: Klasik Yunandaki ergen oğlancılık, Antik Japonya’da tecrübeli olanlarla nişanlanan çömez samuraylar, Güney Çin’de olgun erkekleri ergen oğlanlarla birbirine bağlama törenleri ve Orta Asya ve Orta Doğu’da görülmüş/görülen benzer pratikler (Bu çoğunlukla heteroseksüel bir kurum: Oğlanları kendi hazzı ve eğlencesi için elinin altında bulundurabilmek heteroseksüel erkekler için bir statü sembolüydü. Partnerlerin ikisinin de eşcinsel veya biseksüel olduğu durumlar azınlıktaydı ve oğlan yetişkinliğe erince ilişki kurumsal olmaktan çıkar ve dolaba girerdi. Lesbos’lu kadın şair Sappho’nun betimlediği ilişkilerde de benzer öğeler vardır)”.

Bu bilgilerden sonra Sinan Düzyürek, ayrımcılık ve homofobiyi aşmanın mümkün olduğunu ve tarihin bu noktasında insanlığın kendisini daha iyi anlamasının, çoğulcu demokrasi ve sivil özgürleşme sürecinde ilerleyişini de temsil ettiğine dikkat çekti. Türkiye’de çok olumsuz vakalar yaşansa da bu alanda olumlu taraflar da olduğunu, en azından yasal olarak eşcinselliğin suç teşkil etmediğini dillendirdi. Hindistan’da daha birkaç ay önce suç olmaktan çıkarılan eşcinselliğin Osmanlı’da da hiçbir zaman suç olmadığını, yani cezalandırıcı yasalar olmadığını ifade eden Düzyürek, bu açıdan Türkiye’nin birçok ülkenin önünde olduğunu, Müslüman ülkeler arasında demokrasiye en yakın olan ülke olduğunu ve bu toplumun, özgürlüğün gelişmesi ile birlikte uzun süre geriden gelemeyeceğini belirtti.

ABD’de eşcinsellere yönelik saldırı artık suç


Cuma, 30 Ekim, 2009
Yasa imzalandıktan sonra; Matthew’ in annesi ve James Byrd’in kız kardeşi, Başkan Obama ile


Amerika eşcinsellere yönelik nefret suçlarıyla mücadeleyi yasallaştırdı.
Başkan Obama Çarşamba günü (28 Ekim) öğleden sonra Matthew Shepard* ve James Byrd Nefret suçlarını önleme yasasını” imzaladı. Bu yasa gey ve lezbiyen hakları açısından ABD Stonewall sonrası ulusal düzeyde en önemli yasal adım. Yasa değişikliğini, ABD insan hakları savunucuları, 1960’li yıllarda siyah haklarında dönüm noktası yaratan yasal düzenlemelere eş değerde olduğunu belirtiyor.

Matthew Shepard ve James Byrd 1998 yılında öldürülen iki erkek eşcinsel. O yıl Matthew ve James’in aileleri nefret suçlarıyla ulusal düzeyde mücadele edilmesi için harekete geçmişlerdi.
Yeni yasa gey, lezbiyen, biseksüel ve transgender insanlara yönelik suçları nefret suçları listesine koyuyor. Yasayla beraber Adalet Bakanlığı nefret suçlarını soruşturma ve dava açmada sorumlu kılındı. Ayrıca yerel yönetimlerin nefret suçlarına yönelik eğitim, finansman sağlamakla sorumlu tutulan Adalet Bakanlığı yerel yönetimlerin nefret suçlarıyla mücadelede görevlerini yerine getirip getirmediklerini de kontrol edecek.

Başkan Obama oylama öncesinde Kongreye dinleyenleri duygulandıran bir konuşma yaptı.
Son 10 yıl içinde 12 000’den fazla eşcinsellere yönelik nefret suçunun rapor edildiğini belirtti.
“Amerika’da hiç kimse yolda yürürken sevdiği insanın elini tutarak yürümekten korkmamalı” dedi.
“Nefret suçlarını durdurmalıyız, yalnız durdurmakla kalmamalı arkasında yatan zihniyeti ortandan kaldırmalıyız”
Obama konuşmasında ayrıca Kongrenin“Sorma Söyleme” yasasını değiştirmesi için elinden geleni yapacağına söz verdi.
Mathew’in annesi Judy Shepard “10 yıl önce gey, lezbiyen, cinsiyet değiştirmiş Amerikalılara yönelik nefret suçlarının ulusal düzeyde önlenmesi için hareket başlattığımızda bu yaşanın çıkmasının bu kadar uzun süreceğini düşünmemiştik” dedi.

James Byrd’in annesi “yasanın çıkmasında çalışan herkese çok teşekkür ederim. Benim oğlum çok erken yaşta koparıldı hayattan, biz umuyoruz ki bundan sonra diğer aileler bizim yaşadıklarımızı yaşamasınlar” dedi. “Rengimiz, cinsel yönelimimiz veya kimliğimiz farklı olabilir ama hepimizi Tanrı yarattı ve tümümüzü eşit sevmektedir’ diye ekledi.
İnsan Hakları Organizasyonu başkanı Joe Solmonese “Bugün tarihi bir adım atılmıştır, bu yasayla Amerikalı LGBT insanların haklarının sağlanması ve korunmasında dönülmez bir noktaya gelinmiştir” dedi.
*Üniversite öğrencisi Matthew Wayne Shepard (1 Aralık 1976 – 12 Ekim 1998) Wyoming eyaletinde işkence edilerek katledilmişti.
**Afrikalı-Amerikalı James Byrd, Jr. (2 Mayıs 1949 – 7 Haziran 1998) gey olduğu için linç edildi.

28 Ekim 2009 Çarşamba

LGBTT Aktivistler İstanbul Valiliğiyle görüştü!


İstanbul Valiliği İnsan Hakları İl Masası Başkanı Avukat Vildan Yirmibeşoğlu ile yapılan görüşmeye Lambdaistanbul üyeleri ile bir grup travesti ve transseksüel katıldı.

İnsan Hakları İl Masası Başkanı Avukat Vildan Yirmibeşoğlu, İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın'ın polis memurlarına getirdiği "TT'lere kesilen cezalar için puan verme" sisteminin artık durdurulduğunu söyledi. Toplantıya katılan travesti ve transseksüeller ise hâlâ ceza kesildiğini, zaten kesilmiş olan cezalardan dolayı muzdarip olduklarını belirttiler.
İstanbul Valiliği İnsan Hakları İl Masası Başkanı Avukat Vildan Yirmibeşoğlu ile yapılan görüşmeye Lambdaistanbul üyeleri ile bir grup travesti ve transseksüel katıldı.
Lambdaistanbul’dan Emracan Özen, toplantıyla ilgili kaosgl.org’a verdiği bilgide, 20 Ekim’de yapılan ve iki saat süren toplantıda Valilikten bir temsilcinin de hazır bulunduğunu belirtti.
Özen’in kaosgl.org’a ilettiği açıklamada görüşmenin ana başlıkları şöyle sıralanıyor:
“Vali, translara yapılan baskıyı onaylamıyor”
“Başkan Yirmibeşoğlu, Vali’nin ve İnsan Hakları İl Masasının translara yapılan baskıyı onaylamadıklarını, Beyoğlu Merkez Karakolundaki görüşmede altını çizerek belirtti.”
“Beyoğlu'nu pilot bölge olarak seçen İnsan Hakları İl Masası Başkanı, insanlarla yüz yüze görüşerek fikirlerini değiştirmeye çalışacağını söyledi.”
“Sosyolojik çalışma”
“Avukat Yirmebeşoğlu, eski bir ilçe emniyet müdürünün translarla ilgili yaptığı bir çalışmada danışmanlık yapan sosyolog ile görüştüğünü söyledi.”
“Yeni bir sosyolojik çalışma yapılması fikrini paylaştı. Katılımcılar akademik çalışmalarla ilgili Lambda'nın yaklaşımını ve şartlarını belirttiler.”
“İyi niyetten bağımsız olarak ayrımcı sorulara dair kaygılar dile getirildi. Başkan, LGBTT sosyologlar ile birlikte çalışabileceklerini söyledi.”
“Çapkın ile birlikte polis şiddeti arttı”
“Polisin translara uyguladığı şiddet ayrıntılı olarak İnsan Hakları İl Masası Balkanına aktarıldı. Katılımcılar, usulsüz kesilen trafik ve kabahat cezaları, kesilen cezaların itirazı engellemek için kişiye teslim edilmemesi, dayak, tecavüz, tehdit, polisten kaçarken yola atlayıp araba altında kalan transların vakaları gibi gelişmeleri anlattılar”
“Travesti ve transseksüellere yapılan baskıdaki bu artışın sebebinin Hüseyin Çapkın'ın göreve gelişi nedeniyle olduğu soylendi.”
“Bir katılımcı yakın zamanda kendisine kesilen 80 kadar trafik cezasını teslim etti. Başkan, polislerle ilgili şikayette bulunulmasının gerekliliğini vurguladı. Translar ise polis memurlarının numaralarını gizlediklerini, bu yüzden tek tek memurlarla ilgili isteseler de işlem yapamayacaklarını söylediler.”
“Trans veya kadın seks işçilerine yönelik polisin muamele farklı mı?”
“Toplantının ev sahipleri seks işçiliği yapan kadınlara da aynı muamelenin yapılıp yapılmadığını sordular. Bunun üzerine katılımcı kadın seks işçisi maruz kaldığı şiddeti ve yaşadıkları olayları anlattı. Avukat Yirmibeşloğlu, şiddet ve kötü muamele durumlarında polislere karşı gerekli yasal işlemin yapılması için harekete geçmenin çok zor olduğunu bildiğini, ancak en azından birkaç belirli olayın üzerine gidilmesi ve peşinin bırakılmaması gerektiğini söyledi.”
“Kurumlarla doğrudan diyalog önemli”
“Lambdaistanbul avukatı, İlçe Emniyet Müdürü'yle görüşmelerini anlattı. Katılımcılar ile Başkan Yirmibeşoğlu, üst düzeyde biriyle bu şekilde iletişimin yolunun açılmasının olumlu olduğu konusunda mutabık kaldılar.
Başkan, Lambdaistanbul’un dernek olarak İnsan Hakları İl Masası'na başvurmasını beklediğini, bununla ilgili kendisine düşen görevleri yerine getireceğini söyledi.”(AE)

Eşcinsel Emekçiler Sendikalardan Ayrımcılığa Karşı Tavır İstiyor!


Ankara'da gerçekleşen iki günlük buluşmada oluşan Çalışma Grubu, tüzüklerine cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığını yasaklayan maddeler eklemeleri için sendika ve meslek odalarıyla görüşecekler.

Ankara'da yapılan Lezbiyen, Gey ve Biseksüel(LGB) işçi buluşmasında toplanan yaklaşık 30 emekçi, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği nedeniyle uğradıkları ayrımcılık ve hak ihlallerinin sendikalarla görüşülmesine, bu konuda mücadele etmenin sendikaların görevinin olduğunun hatırlatılmasına karar verdi.
İki gün süren etkinlikte belirlenen sorunlar, talepler ve yapılacaklar aralık ayında rapor olarak yayınlanacak. Raporun ardından LGB çalışanlar Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu(KESK), Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipler Birliği'nin (TTB) de aralarında bulunduğu sendika ve meslek odalarıyla görüşecek.
Kaos GL çalışanları sendikada örgütleniyor
LGB çalışanlar Kaos GL'nin çağrısıyla 24-25 Ekim'de Kavaklıdere'deki Best Otel'de bir araya geldi.
Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Kaos GL'den Özge Gökpınar ve Ali Erol program ve buluşmanın geçmişiyle ilgili bilgiler verdiler. Öte yandan, Kaos GL'nin sekiz çalışanı sendikaya üye olmak üzere harekete geçti.
Eğitim-Sen yöneticisi Remzi Altunpolat'ın Eğitimde Ayrımcılık Grubu ve sendikalardaki durumu anlatmasının ardından topluluk üçer gruba bölünerek kamu ve özel sektörde yaşanılan sorunları tartıştılar. Bu sorunlar ikinci gün tartışılmak üzere not edildi.
İlk gün Gökpınar'ın buluşma öncesinde çeşitli sendikalarla yaptığı görüşmelerle ilgili aktarımıyla sonra erdi.
İkinci gün avukatlar Yasemin Öz, Senem Doğanoğlu ve Fırat Söyle iş hukuku ve Türk Ceza Kanunu'ndaki LGBTT'lerle ilgili maddeler hakkında bilgi verdiler.
"Yasalar kullanılabilir"
Öz, "Yaşanan hak ihlallerinde anayasanın eşitliği düzenleyen 10. maddesinin referans gösterilerek hukuki işlem başlatılabileceğini, İş Kanunu'nun eşit davranma maddesinin de işyerlerindeki ayrımcılıkla ilgili kullanılabileceğini" söyledi.
"LGBTT'lerin hukuki süreç başlatmada çekingen davrandıklarına" değinen Öz, "sanıldığının aksine kişilerin davalarda gizlilik kararı çıkartarak kimliklerinin deşifre edilmesini engelleyebileceklerini, bu nedenle yaşanan ihlallerde çekinmeyerek gerekli işlemlerin başlatılması gerektiğini" kaydetti.
Doğanoğlu ve Söyle'de Pembe Hayat, Kaos GL ve Lambdaistanbul'a gelen ihlal örnekleri ve sonrasında açılan davalar hakkında bilgi verdiler.
Eşcinsel olduğu için görev verilmeyen futbol hakemi Halil İbrahim Dinçdağ'ın konuyla ilgili açtığı dava hakkında bilgi verdiği etkinliğe Pozitif Yaşam Derneği, Lambdaistanbul, Diyarbakır Piramid LGBTT Oluşumu, MorEl Eskişehir LGBTT Oluşumu ve Sosyalist Feminist Kolektif'in yanı sıra İzmir, Ankara, İstanbul ve Diyarbakır'dan işçi ve memurlar katıldı.
Eylem
İki günlük buluşmanın ardından alınan kararlara göre buluşmadaki sorunlar ve talepler raporlaştırılacak ve avukatlar ve çalışma grubun LGB işçilerin hakları ve yaşanan ihlaller karşısında yapabilecekleri hakkında bir el kitabı hazırlayacak.
Çalışma Grubu üyeleri hazırlanacak dosyayla birlikte sendika ve meslek odalarına giderek konuyla ilgili işbirliği talep edecekler.
BİA Haber Merkezi, Kaos GL

27 Ekim 2009 Salı

SİYAHPEMBEÜÇGENİZMİR KAPATILAMAZ!

SİYAHPEMBEÜÇGENİZMİR KAPATILIYOR!

"Siyahpembeüçgenİzmir, Tüzüğünü, Dernekler İl Müdürlüğü’ne -20 Şubat 2009 tarihinde- teslim edişinden tam bir yıl sonra, 19 Şubat 2010 tarihinde kapatılma-fesih talebiyle hâkim karşısına çıkarılacak.

İzmir’deki tek LGBTT derneğinin, İzmir Valiliği’nin talebi ve savcının girişimiyle kapatılmak istenmesinin sebebi, tüzüğümüzün 2. maddesinin Genel Ahlaka ve Ailenin Korunmasına AYKIRILIĞI iddiasıdır.

Oysa Pembe Hayat LGBTT, Kaos GL ve Lambdaistanbul LGBTT Dernekleri, tüzüklerinde aynı 2. Madde olduğu halde dernekler kütüğüne kayıt edilmişlerdir.

LGBTT Derneklerine yönelik Bursa, Ankara ve İstanbul’da farklı uygulamalar gerçekleşmiştir. Lambdaistanbul LGBTT Derneğine açılan kapatma davasında, Yargıtay 2. Maddenin genel ahlaka ve ailenin korunmasına aykırılık teşkil etmediğine hükmetmiştir.

Bu karara rağmen, İzmir’de Genel Ahlak gerekçesinin tekrar karşımıza çıkartılması Yargıtay’ın Genel Ahlakına değil İzmir Valiliği’nin Yerel Ahlakına aykırı bulunduğumuzu düşündürtmektedir.

SiyahPembeÜçgenIzmir’in kapatılmasını talep etmek, ayrımcı bir yaklaşım olduğu gibi LGBTT’lerin vatandaşlık haklarının da ihlalidir.

Biz Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Travesti Ve Transeksüeller olarak örgütlenme özgürlüğümüzün kısıtlanmasına karşı tüm hak savunucusu birey ve örgütleri dayanışmaya çağırıyoruz...

SiyahPembeÜçgenİzmir Kapatılamaz!


SiyahPembeÜçgenIzmir
Tel:(0232)464 44 59
www.siyahpembe.org
dernek@siyahpembe.org
Kibris Sehitleri Cad.No:68
Kiliclar Is Hani Kat:5 D:501
Alsancak / Izmir

İzmir Valiliği’nin Yerel Ahlakı

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, Valilik ve Dernekler Dairesinin talebiyle, LGBTT derneği olan Siyah Pembe Üçgen Derneğine kapatma davası açtı. Dernek avukatı Özsoy, idarenin “keyfi ve maksatlı” kararı ile “LGBTT’leri bıktırmak ve örgütlenme özgürlüğünü kullanılamaz hale getirmek” istediğini söyledi.

http://kaosgl.org/node/3592

26 Ekim 2009 Pazartesi

Bugün ses çıkarmazsak, yarın çıkacak bir ses kalmayacak!

17 ekim'de pembehayat ile birlikte eylem başlatmıştık ve imza kampanyası hala sürmekte...

Siz de bir imza verin, ayrımcılıkların son bulması için bir adım olsun!

MorEl Eskişehir Lgbtt Oluşumu


TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanlığına;

Biz aşağıda imzası bulunan kişi ve kurumlar olarak Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan transeksüel yurttaşlara yönelik yaşam hakkı, işkence ve kötü muameleye uğramama hakkı, çalışma hakkı, sağlık hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı, mahremiyet hakkı, örgütlenme hakkı ihlallerini görüyor ve bu ihlallerin önlenmesi ve sonlandırılması için araştırma komisyonu kurulmasını talep ediyoruz.

ve yaklaşık 400 imza toplantı. İmza kampanyası 20 Kasım’a kadar sürecek ve 20 Kasım'da meclise teslim edilecek. sizler de mail yoluyla bu kampanyaya destek verebilirsiniz, mail adresi: pembehayat@pembehayat.org

İmzanın neden toplandığının daha detaylı bir açıklaması ise şöyle:

neden?

yaşam hakkımız gasp ediliyor!

yıllardır arkadaşlarımızın cenazelerini kaldırdık. çoğu zaman “meçhul” kaldı failler; bulunduklarında da hep aynı yalanı söylediler: tahrik olmuşlardı…

işkence ve kötü muameleye uğruyoruz!

yıllardır gecelere hapsediliyor, kolluk kuvvetleri ile baş başa kalıyor ve fiziksel, psikolojik şiddete uğruyoruz. varlığımız “kabahatler kanununa ” emanet ediliyor. gerekçe hep aynı: rahatsız ediyoruz, emirlere uymuyoruz…

özgürlük ve güvenlik hakkımız yok!

sokağa çıkamıyoruz, çıktığımızda “kabahatli” oluyoruz. karakolda saatlerce tutuluyoruz. evlere hapsediliyor evlerimizde keder biriktiriyoruz. hayatın tek vaadi: kapatılma ve güvensizlik…

çalışma hakkımız yok!

eğitimden şans eseri faydalanmış olanlarımız mesleklerini icra etmek istiyor ya da sadece rutin işler istiyoruz. ama hep aynı cevabı alıyoruz: kaldırımlar sizi bekler…

sağlık hakkımız yok!

sağlık politikalarında ismimiz geçmiyor. cinsiyet kimliklerimiz için karşılanması gereken zorunlu sağlık hizmetleri sosyal güvenlik sisteminin bile dışında…

mahremiyet hakkımız yok!

içinde yaşadığımız, hapsolduğumuz, yaralandığımız, sığınaklarımız, evlerimiz kapatılıyor. “fuhuş” bizi hatırlatan tek şey.

örgütlenme hakkımız yok!

dernek kuruyoruz kapatılıyoruz. gerekçe hep aynı: aile yapısını bozuyor, ahlaksızlığı teşvik ediyoruz…

Transeksüellere yönelik yaygın, sistematik hak ihlallerini durdurmak ve ortadan kaldırmak için bir imza da siz atın!

24 Ekim 2009 Cumartesi

Dilekçe vermek isteyen transeksüellere polis barikatı!


Polis engeliyle karşılaşan travesti ve transeksüeller, dilekçelerini tüm engellemeye rağmen tek tek Başbakanlık insan Hakları Başkanlığı’na verebildiler.

Pembe Hayat LGBTT Derneği'nin çağrısıyla Yüksel Caddesi İnsan Hakları Anıtı önünde toplanan travesti ve transeksüeller yaşadıkları polis şiddeti ve Kabahatler Kanunu'nun da aralarında olduğu hak ihlallerine yer verdikleri şikayet dilekçelerini polisin engellemesine rağmen Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı'na verdiler.

"Kabahatler Kanunu"na göre polislerin keyfi para cezaları kestiği travesti ve transeksüeller bu cezaların iptal edilmiş olmasına rağmen evlerine haciz ve ödeme emri gelmesi, keyfi olarak gözaltına alınıp karakollarda tutulmaları ve evlerinin kapatılması ile ilgili Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı'na dilekçe verdiler.

Pembe Hayat LGBTT Derneği'nin çağrısıyla bir araya gelen yaklaşık 80 kişinin Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı'na verdikleri dilekçede "Ankara özelinde Asayiş Şube ekiplerine bağlı kolluk kuvvetleri, Esat Polis Merkezi, Kavaklıdere Polis Merkezi, Anafartalar Polis Merkezi, Karşıyaka Polis Merkezi daha ne kadar bize yönelik haksızlığa devam edecek? Ankara Valiliği daha ne kadar evlerimizi kapatacak?" diye sordular.

Bugün saat 14.00'te Ankara'da, Yüksel Caddesi'nde bir araya gelen travesti ve transeksüeller üzerlerinde "Polis elini bedenimden çek", "Transfobi öldürür", "İş istiyoruz" ve "Kabahatler Kanununa son" yazılı tişörtler giydiler.

"Yurttaş olarak devlet politikasının uyguladığı baskılar nedeniyle hiçbir vatandaşlık hakkından faydalanamıyor ve her geçen gün daha çok hak ihlalline maruz bırakılıyoruz" diyen Buse Kılıçkaya eylemde Başbakanlık'a verecekleri dilekçeyi okudu.

Dilekçede travesti ve transeksüellerin evlerine yapılan polis baskınları, polisin keyfi uygulamaları, Kabahatler Kanunu'nun bahane edilerek haklarında idari para cezaları, keyfi gözaltılar, şiddet gibi ihlallerden bahsediliyor.

Polis barikatı engel oldu
Öncelikle basın açıklamasını Yüksel Caddesi İnsan Hakları Anıtı önünde yapmak isteyen travesti ve transeksüellere yürüyemezsiniz uyarısı gelince, basın açıklamasının Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı önünde yapılması kararlaştırıldı. Başbakanlık önüne gelmeye çok az kalmışken polis barikatı yürüyüşe engel oldu. Bir süre oturma eylemi yapan grup basın açıklamasını barikata karşı okuma kararı aldı. Grup okunan açıklamasının ardından Başbakanlık'a giderek dilekçelerini vermek istedi. Barikat kuran polis eylemcilerin topluca Başbakanlık binasına gitmelerini engelledi ve Pembe Hayat üyesi üç temsilci Buse Kılıçkaya, Fulden Aras ve Sevgi Yıldırım Başbakanlık İnsan Hakları Başkanı Mehmet Yılmaz Küçük'ün makamına gittiler. Bu esnada Küçük, grubun teker teker gelip dilekçelerini kendisine verebileceklerini söyledi. Ancak polis buna bir süre daha müsaade etmedi.
Ardından eyleme katılanlar beşerli gruplar halinde Küçük'e dilekçelerini teslim ettiler. (BS)

23 Ekim 2009 Cuma

MILK - MorEl Film Gösterimi


"Eğer kurşun beynimi delip geçecekse, bırakalım da o kurşun, gizlendiğimiz dolapları yok etsin..insanlardan devam etmelerini rica ediyorum. Bu kişisel bir oyun değil.Ego veya güç ile de ilgili değil.Özümüzle ilgili."

HER LGBTT BİREY İÇİN ÖNEMLİ BİR YERİ OLAN MÜCADELENİN FİLMİNE DAVET EDİYORUZ...

25 EKİM PAZAR GÜNÜ 17.30-20.30 ARASINDA EGEV'DE...
EGEV;Cumhuriye Mh. Yıldırımer Sk. Özşahin Apt. 28/1
(doktorlar caddesi yapıkredinin ordan cengiz topel caddesine yani ışıklardan karşıya geçin, yemek dükkanları vs. var, köşede anadolu bank'ı göreceksiniz o aradan sağa girip çok az yürüyüp ilk sola dönüceksiniz. egev sağınızda kalmış olacak :)

ETKİNLİK İÇİN İLETİŞİM;
MOREL.ESKİSEHİR@GMAİL.COM
05065745863


FİLM HAKKINDA;

"Milk Gus Van Sant'ın yönettiği 2008 yapımı bir Amerikan filmidir. Filmin konusu Amerikalı bir eşcinsel olan Harvey Milk'in etrafında gelişir.
Milk birçok festivalden adaylık ve ödülle döndü.Filmin başrol oyuncusu Sean Penn'in bir Golden Globe adaylığı,bir Screen Actors Guild ödülü adaylığı artı 2 tanede diğer festivallerden adaylığı vardır.BAFTA ödülllerinde En İyi Film dahil 4 dalda aday gösterilmiştir.Milk,asıl süksesini Akademi Ödüllerinde yapmıştır.Akademi Ödülleri'nde En İyi Film dahil 8 dalda aday gösterilmiştir.Ama bunlardan sadece En İyi Orijinal Senaryo için Dustin Lance ve En İyi Erkek Oyuncu için ünlü aktör Sean Penn layık görülmüştür."

20 Ekim 2009 Salı

Transları 'Hasta' Etme!

Yüksel Caddesi'ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde toplanan ve “Bedenime Dokunma”, "Transseksüel açılımı istiyoruz", "Hasta değil travestiyiz" yazılı dövizler taşıyan Pembe Hayat ve MorEL Eskişehir üyeleri bir süre sloganlar attı.

Grup adına yapılan açıklamada, Amerikan Psikiyatrlar Birliğinin 1973 yılında, Dünya Sağlık Örgütü'nün de 1990 yılında eşcinselliğin ruhsal bozukluklar listesinden çıkarılmasına karar verdiği ancak transseksüelliğin hala ruhsal bozukluk kategorisinde değerlendirildiği belirtildi.

Amerikan Psikiyatrlar Birliği'nin 2012'de, Dünya Sağlık Örgütü'nün ise 2014'de ruhsal bozukluklar listesini yeniden gözden geçireceği ifade edilen açıklamada, bu nedenle dünyanın birçok ülkesindeki LGBTT örgütlerinin bu tarihlere kadar eylemler düzenleyeceği bildirildi.

Türkiye'de LGBTT bireylerin hayatın her alanında şiddet ve ayrımcılıkla karşılaştığı ifade edilen açıklamada, "İnsanları varoluşları yüzünden ayıran, baskılayan, ötekileştiren özel ve kamusal alandan dışlayan ve en temelde transfobiyi yaratan ve besleyen heteroseksist erkek egemen sistemin kendisi hastalıklıdır. Sistem, bizleri sağlıklı ya da sağlıksız bulmaya hakkı olduğunu düşünmektedir. Bunu reddediyor ve eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasını talep ediyoruz" dedi.

17 Ekim'de Konur sokakta gün boyu stand açıp konu hakkında bilgilendirme yapan LGBTT bireylere DSİP, Kaos GL, ELEPS- Eleştirel Psikologlar ve Psikoloji Öğrencileri de destek verdi.
Grup adına Sera Can'ın okuduğu basın açıklaması şöyle:

"Transları ‘Hasta’ Etme!
Amerikan Psikiyatrlar Birliği (APA) 1973 yılında, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 1990 yılında eşcinselliğin ruhsal bozukluklar listesinden çıkarılmasına karar vermiştir. Ancak transeksüellik hala ruhsal bozukluk kategorisinde değerlendirilmektedir. APA 2012’de, WHO 2014’te ruhsal bozukluklar listesini yeniden gözden geçirecek.

Türkiye’den de biz MorEL Eskişehir LGBTT (Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Travesti, Transeksüel) Oluşumu ve Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği olarak bu eylemlerin ilkini gerçekleştiriyoruz.
İnsanları varoluşları yüzünden ayıran, baskılayan, ötekileştiren özel ve kamusal alandan dışlayan ve en temelde transfobiyi yaratan ve besleyen heteroseksist erkek egemen zihniyetin kendisi hastalıklıdır! İnsan haklarına aykırı olan bu uygulamanın bir an önce değiştirilmesini ve ruhsal hastalık literatüründen kaldırılmasını talep ediyoruz. Biliyoruz ki; trans kimlikler ‘hasta’ ilan edilmeye devam ettiği sürece gerek Türkiye’de gerekse dünyanın birçok ülkesinde ayrımcılık ve şiddet devam edecektir.
Eşitlik İstiyoruz!
Türkiye’de LGBTT bireyler hayatın her alanında şiddet ve ayrımcılıkla karşılaşmaktadır. İstanbul’da Ankara’da Eskişehir’de özellikle trans bireylere kesilen para cezaları, ev baskınları, gözaltları sistemin ‘yaşama öl’ bakış açısını açıkça göstermektedir. Trans bireylere çalışma hakkı verilmemekte, zorunlu seks işçiliğine sevk etmektedir. LGBTT bireylerin haklarını her eşit yurttaş gibi elde etmeleri ve hiçbir ayrımcılığa maruz kalmamaları için atılacak ilk adım; Anayasa’nın 10. maddesine “cinsel yönelim” ve “cinsiyet kimliği” ibareleri eklenmesi olacaktır.
Kabahatli polis!
Bu ülkede günün herhangi bir saati ve herhangi bir şehrinde trans bireyler kabahatler kanunu gerekçe gösterilerek para cezasıyla karşılaşmaktadırlar.
Travesti ve transseksüellere uygulanan idari para cezası Kabahatler Kanunu’nun 37. ve 140. maddeleri ile Karayolları Trafik Kanunu’nun ‘yayaların uyacakları kurallar’ başlığını taşıyan 68. maddesinin C fıkrasına dayandırılmaktadır. Kabahatler Kanunu’nun 37. maddesi, ‘mal ve hizmet satarak başkalarını rahatsız eden kişiden’ söz etmekte, 140. madde ise kimlik bildirmemeyle ilgili. Ceza miktarı 69 ile 61 TL arasında değişmekte, bir kişiye aynı gün birden fazla ceza da kesilebilmektedir. Ayrıca 32.madde gereğince de para cezası kesilmektedir. 140 TL cezası olan bu madde, emre aykırı hareket nedeniyle fuhuşla mücadele komisyonunun emri olarak ifade ediliyor fakat Aralık 2008’de açtığımız dava sonucu emir, İdari mahkemesince iptal edilmiştir ve hukukta olmayan bir emir varsayılarak ceza kesilmeye devam edilmektedir. Tüm bu uygulamalar trans bireylerin cinsel kimliklerinden dolayı yapılan bir ayrımcılıktır, kolluk kuvvetleri görevlerini kötüye kullanmaktadırlar. Kabahatli olan trans bireyler değil polistir!
Yargı transfobik!
Her yıl onlarca LGBTT birey nefret cinayetlerine kurban gitmektedir.Yargı, kadınlara ve LGBTT yönelik nefret cinayetlerinde sıklıkla uyguladığı haksız tahrik indirimi yapmaktadır. Yargının bu cinayetlerde ve suçlarda verdiği kararlarla mağdur veya maktul olanlara karşı açıkça taraf olmaktadır ve nefret cinayetlerini meşrulaştırmaktadır. Nefret cinayetlerinin kayıtları sağlıklı tutulmamaktadır. Bu yüzden; Türk Ceza Kanunu’nda “nefret sucu” tanımı yapılmadıkça Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Travesti ve Transseksüel (LGBTT) bireylere yönelik suçların failleri ceza indirimlerinden faydalanmaya devam edeceklerdir. Nefret cinayetlerine karşı yasalarda acilen düzenleme yapılmasını, yargının insan haklarına aykırı uygulamalarından vazgeçmesini talep ediyoruz.
Bedenimiz, kimliğimiz bizimdir!
Sistem, bizleri sağlıklı yada sağlıksız bulmaya hakkı olduğunu düşünmektedir. Bu normu reddediyoruz fakat aynı zamanda eşitsizliklerin de ortadan kaldırılmasını talep ediyoruz.
Biz Trans bireyler artık ‘hasta’ olarak adlandırılmak istemiyoruz.
Biz Trans bireyler sosyal güvence hakkımızı istiyoruz.
Biz Trans bireyler medikal süreçlerden dışlanmamak istiyoruz
Biz Trans bireyler ameliyat sürecinin “cinsiyet değiştirme” değil “cinsiyet geçişi” olarak adlandırılmasını istiyoruz.
Nefret suçları yasalarda tanımlanana ve LGBTT bireylere karşı hukuk önünde ve sosyal alanda uygulanan ayrımcılıklar ortadan kalkana kadar, homofobi ve transfobiye karşı MÜCADELEMİZE DEVAM EDECEĞİZ!

Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği
MorEL LGBTT Eskişehir Oluşumu"

17 Ekim 2009 Cumartesi

Nefret cinayetine ömür boyu!

Perşembe, 15 Ekim, 2009
Kavaklıdere’deki evinde 11 Nisan 2009’da öldürülen Melek K.’nin katil zanlısı Tayfun P.’nin ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteğiyle yargılanması ile ilgili bugün (15 Ekim 2009) Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde karar duruşması gerçekleştirildi.
15 Ekim 2009 Türkiye'deki LGBTTler için önemli bir gün olarak tarihe geçti. Tayfun P.’nin, öldürme nedeniyle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasına ve yağma suçundan da 10 yıl ceza almasına oy çokluğu ile karar verildi.
Duruşmaya, tutuklu sanık Tayfun P. ve avukatı Onur Tatar, maktul Melek K.’nin babası Yusuf K. ve avukatı Nevzat Sarıin, Kaos GL ve Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği'nden aktivistler katıldı.
Avukat Onur Tatar, sanık Tayfun P.’nin suçu “ağır tahrik” altında işlediğinden dolayı sanığın cezalandırılacaksa ilgili maddelerden indirimden yararlanmasını istedi. Bu talebi de mahkeme tarafından oyçokluğu ile reddedildi. Tayfun P.’ye söylemek istediği başka bir şey olup olmadığı soruldu ve Tayfun P. sözlerini “çok pişman” olduğunu belirterek sonlandırdı.

TCK'nın 82/1-h ve TCK'nın 149. maddesine göre cezalandırılan Tayfun Polat hakkında TCK 62. maddesi gereğince takdiri indirim nedenleri uygulandı. Buna göre "Bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla kasten öldürmekten" ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılımış ve cezası " failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar göz önünde bulundurularak" müebbet hapis cezasına çevrilmiştir. Yine nitelikli yağma gereğince 12 yıl hapis cezasına çarptırılmış ve 62. madde uygulanarak cezası 10 yıla indirlmiştir.
Haksız tahrik indirimi yoluna gidilmese de yağma amacıyla Melek'in öldürüldüğüne ve bu failin takdiren indirim nedenlerinden faydalanması gerektiğine hükmedilmiştir. Buna göre Tayfun Polat en fazla 34 yılını ceza infaz kurumunda "iyi halli" olarak geçirirse koşullu salıverme hükümlerinden faydalanabilecek.
LGBTT örgütler eşcinsel, biseksüel, travesti, transeksüellere yönelik nefret cinayetlerinde “ağır tahrik”ten dolayı indirim yapılması ile ilgili olarak rahatsızlarını daha önceki bir çok eylemlerinde dillendirmiş, Melek öldürüldükten sonra da şu açıklamayı yayınlamışlardı:
“Arkadaşımız Melek, dün bu sokakta, bu evde, bu saatlerde öldürüldü.
Onlarca kez bıçaklanıp vahşice katledilen Melek’in çığlığını mahalle sakinleri, kolluk kuvvetleri, ahlak bekçileri, siyasiler görmezden, duymazdan geldiler.
Bizler bu gece burada çığlıklarımızı duymanız için bir araya geldik!
Dilimizde tüy bitti derdimizi anlatmaktan. “Arkadaşlarımız gözlerimizin önünde öldürülüyor, ne olur artık sesimizi duyun” demekten hal kalmadı. Bu işlenen kaçıncı cinayet? Daha ne yapmalıyız sizleri harekete geçirmek için, ey devletimizin ‘her işi bilen’ yetkilileri?
Nerede sizin o “hoşgörü” diyarı memleketiniz? Yaşam hakkına saygı, hani nerde eşitlik, adalet vaatleriniz?
Teker teker öldürerek bizi neyle sınıyorsunuz?
Arkadaşlarımızı katleden zihniyeti sorgulamadıkça, katilleri bulup yargıya teslim etmedikçe, hukuksuz “tahrik” indirimleriyle suçluları ödüllendirmekten vazgeçmedikçe, yaşanan cinayetlerin “münferit” olaylar olduğuna kimseyi inandıramazsınız.
Su testisi suyolunda kırılır demek suç ortaklığıdır!
Yetkililer gereken yasal/fiili önlemleri almadıkça, bu cinayetlere sessiz kalıp, “su testisi su yolunda kırılır” gibi tehlikeli yaklaşımlarını sürdürdükçe suç ortağı olacaklardır.
Yetkililere sesleniyoruz: Her geçen saniye ve alınmayan her önlem, bir başka nefret cinayetine davetiye çıkarmaktadır. Bundan sonra işlenecek her bir cinayetteki suçluluk payınız, bir öncekinden daha fazla olacaktır.
Hayatlarımızın ellerimizden umarsızca çekilip alınmasına sessiz kalmayacağız.
İsteğimiz, yaşam hakkımıza yönelik saldırıların yoğunlaştığı bir “nefret” cumhuriyeti değil, yaşam hakkımızın gasp edilmediği bir “insan hakları” düzenidir.”
Daha önceden de İzmir’deki başka bir nefret cinayetine de ömür boyu hapis cezası verilmişti:http://www.kaosgl.com/node/1108

16 Ekim 2009 Cuma

AB ilerleme raporunda LGBTT'ler


LGBTT örgütlerin dillendirdiği çoğu konu hakkında raporda ayrıntılı bilgi verilmiş. Haksız tahrik indirimlerinden nefret cinayetlerine, iş yerinde cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığından Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)’nin homofobik uygulamalarına, “Kahabatler Kanunu”ndan TCK'nın sorunlu maddelerine kadar birçok konuya raporda değinilmiş.
Raporda cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği noktasındaki ifadelere bakıldığında birçok eleştiri göze çarpmakta. LGBTT örgütlerin dillendirdiği çoğu konu hakkında raporda ayrıntılı bilgi verilmiş.
Lambdaistanbul LGBTT Derneği’nin kapatılamayacağı hakkında Yargıtay'ın verdiği karardan söz edilen raporda Yargıtay'ın açıklamalı kararında yer alan "Lezbiyen, gey, biseksüel, travesti, transeksüel (LGBTT)olmaya özendirmek, teşvik etmek" ifadesinin AB'nin homofobi ve ayrımcılık karşıtı mevzuatıyla çeliştiğinin altı çizilmekte.
Yaklaşık üç yıldır LGBTT örgütlerin gündeminden düşmeyen Kabahatler Kanunu sebebiyle travesti ve transeksüel bireylere yönelik kesilen cezalar açıkça eleştiriliyor.
Çalışma alanında cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığının olduğu ve LGBTT bireylerin işlerinden bu sebeple atıldığından bahsediyor.
TCK'da bulunan "Teşhircilik" ve "Genel ahlaka aykırılık" maddelerinin LGBTT'lere yönelik ayrımcılığa sebep olduğu açıkça ifade ediliyor.
Homofobi ve transfobinin fiziksel ve cinsel şiddete yol açtığı açıkça söyleniyor. Birçok travesti ve transeksüelin bu sebeple öldürülmesi vahim bir durum olarak belirtiliyor. Ayrıca, haksız "tahrik indirimleri"yle mahkemelerin eşcinsel, travesti ve transeksüellere karşı suç işleyenler lehine kararlar aldıkları söyleniyor.
TSK'daki eşcinsellere karşı uygulanan “psikoseksüel bozukluk” tanımlaması eleştiriliyor. Eşcinselliğini alenen beyan edenlerden delil olarak fotoğraf istenmesi ve bu kişilerin onur kırıcı medikal testlerle yüz yüze gelmek zorunda kaldığı söyleniyor.
Cinsel yönelim de dahil olmak üzere ayrımcılık karşıtı bir mevzuatın oluşturulmadığından raporda bahsedilmiş.

Raporun orjinaline http://www.abhaber.com/ilerleme.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.

10 Ekim 2009 Cumartesi

Transeksüelleri Hasta İlan Etmeyi Durdurun!


Dünyadaki bir çok LGBT örgütü 17 Ekim'de ortak eylem düzenleyecek. Transeksüelliğin hastalık kategorisinden çıkartılması için düzenlenecek eylemlerin Türkiye ayağını MorEL Eskişehir LGBTT Oluşumu ve Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği üstlendi.

Amerikan Psikologlar Derneği (APA) 1973 yılında, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 1990 yılında eşcinselliğin ruhsal bozukluklar listesinden çıkarılmasına karar vermiştir. Ancak transeksüellik hala ruhsal bozukluk kategorisinde değerlendirilmektedir. APA 2012’de, WHO 2014’te ruhsal bozukluklar listesini yeniden gözden geçirecek. Bu nedenle dünyanın bir çok ülkesindeki LGBT örgütü 17 Ekim 2009’da başlamak üzere bu tarihlere kadar eylemler düzenleyecek.
Türkiye’den de MorEL Eskişehir LGBTT Oluşumu ve Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği bu eylemleri örgütlemeyi üstlendi.
İlk eylem programı 17 Ekim’de Ankara’da şu şekilde gerçekleşecektir:
12:00 – 17:00 Stand – İmza Kampanyası (Kabahatler Kanunu) Yüksel Caddesi Konur Sokak
17:00 – 17:15 Pembe Hayat Tiyatro Topluluğu – Öteki - Yüksel Caddesi İnsan Hakları Anıtı
17:15 – 17:30 Transeksüelleri Hasta İlan Etmeyi Durdurun
Basın Açıklaması - Yüksel Caddesi İnsan Hakları Anıtı
22:00 – 02:00 Parti: Hasta Değil Transeksüeliz! (Mississippi Bar)

7 Ekim 2009 Çarşamba

Sansür: gabile ve hadigayri'ye erişim engellendi!


Türkiye'den 225.000 üye sayısı olan hadigayri.com ile gabile.com siteleri, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı tarafından haber verilmeden kapatıldı.
“Daha önce Lambda İstanbul ve KAOS GL'ye ahlaksızlık ithamını yönelterek kapatma davası açanlar, bu emelinde başarılı olamayıp yargıdan red cevabı alınca, şimdi elindeki kurumları ile paylaşım ağlarımızı kapatmaya çalışmaktadır. Hukuksallıktan yoksun bu uygulamalar son derece vahimdir.”
Bilindiği gibi 16 aydır video paylaşım sitesi Youtube’a Türkiye’den bağlanılamıyor. Gerekçe milyonlarca videonun içinden birkaçının Atatürk’e hakaret etmesi! Birkaç video için tüm siteyi kapatmak ve bunun da bir yıldan fazladır devam ediyor olması akıl almaz bir durum.
"Çiftçi Mallarının Korunması Hakkındaki Kanun"

Bugün erişimi yasaklanan başka bir site ise bundan daha tuhaf bir durumda; Facebook kullanıcıları bilirler, Farmville oyununa günde yaklaşık 55 milyon kişi bağlanıyor ama artık Türkiye üzerinden bu oyuna ulaşamıyorsunuz çünkü Farmville'e erişim mahkeme kararı ile yasaklanmış! cnnturk.com’un haberinde şöyle denilmekte: “Dünyadaki liderliğini sürdüren bu uygulamaya gelen yasak Türkiye'deki Facebook kullanıcılarını şoka uğrattı. Telekomünikasyon Başkanlığı'nca uygulanan kararın gerekçesi ise "5651 sayılı yasa uyarınca katalog suçlar kapsamında yapılan teknik inceleme ve hukuksal değerlendirme sonucunda ortaya çıkan karar" olarak açıklandı. Sisteme yükleneli henüz 3 ay olan oyunu 53 milyon Facebook kullanıcısı oynuyor. Günlük oyuncu sayısı da 15 milyon civarında. Yasağın oyunun yayıncısı Zynga'ya olduğu ve bu nedenle oyuna ulaşılamadığı bildirildi.” Evet youtube gibi bir yasakla karşı karşıyayız bu durumda yine.
Aslında geleceğim konu yine internet üzerinden yasaklama ile ilgili, 2 Ekim 2009’da üç tanışma sitesi kapatıldı, elbette LGBT tanışma siteleri tahmin edebileceğiniz gibi.
Gabile, Hadigayri, Shemaleturk siteleri klikleyince şu uyarı yazısı çıkıyor:

5651 sayılı yasa uyarınca katalog suçlar kapsamında yapılan teknik inceleme ve hukuksal değerlendirme sonucunda; bu internet sitesi hakkında Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının 02/10/2009 tarih ve 421.02.02.2009-272446 nolu kararı gereğince İDARİ TEDBİR uygulanmaktadır. 5651 sayılı yasaya bakarsak: ERİŞİMİN ENGELLENMESİ KARARI VE YERİNE GETİRİLMESİ alt başlığında Madde 8 - (1) İnternet ortamında yapılan ve içeriği aşağıdaki suçları oluşturduğu hususunda yeterli şüphe sebebi bulunan yayınlarla ilgili olarak erişimin engellenmesine karar verilir denilmekte. Bunlar da madde madde sıralanmış: 1) İntihara yönlendirme (madde 84), 2) Çocukların cinsel istismarı (madde 103, birinci fıkra), 3) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma (madde 190), 4) Sağlık için tehlikeli madde temini (madde 194), 5) Müstehcenlik (madde 226), 6) Fuhuş (madde 227), 7) Kumar oynanması için yer ve imkân sağlama (madde 228).
Eşcinsellik, biseksüellik ve transeksüellik bu maddelerin hangisi içine giriyor sizce? Müstehcenlik mi? Fuhuş mu?
Konuyla ilgili hadigayri.com yetkililerinden aldığımız mailde şöyle deniliyor:
www.hadiGAYri.com pornografi içermeyen arkadaş arama, haber, forum, sohbet sitesidir. LGBTT bireylere yöneliktir. 18 yaşından küçüklerin üye olmasının yasak olduğu sitenin girişinde belirtilmiştir. Kapatılma aniden oldu ve bir bilgi tarafımıza gönderilmedi. Bu gibi durumlarda mail ile bir bilgi gönderileceğini zannediyorduk.”
www.gabile.com tarafından gönderilen açıklama:
“Türkiye'nin iki büyük eşcinsel paylaşım ağı hakkında Bilgi Teknolojileri Kurumu, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı "İdari Tedbir" kararı almıştır. www.hadigayri.com ve www.gabile.com adlı sitelere erişim BTK Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı tarafından engellenmiştir.

Adı anılan iki site Türkiye'nin en gelişmiş ve köklü eşcinsel sosyal paylaşım ağlarındandır. Bilindiği üzere içerikleri pornografi ve diğer sair suç unsurlarından uzak ve editörlerince titizlikle incelenen ekiplerce yönetilmektedir.

Her iki ayrı sitede de hukuksal tüm alt yapı uygun olmakla birlikte, yasal uyarılar da bu sitelerin sayfalarında mevcuttur. Ayrıca, bu iki sitenin iletişim bölümlerinde irtibat bilgileri de bulunmaktadır.

Tüm bunlara rağmen BTK, tespit ettiğini iddia ettiği uygunsuz içerik ve ahlaka aykırı eylemler ile ilgili yayından kaldırma talebi dahi iletmeden ve (kaldı ki editörlerce titizlikle incelenen bu sitelerde bu tür içeriğe de rastlanması düşük olasılıklı bir ihtimaldir), her hangi bir bilgi vermeden tamamen homofobik zihniyetin ürünü olan bir karara imza atmış, Türkiye'nin iki büyük paylaşım ağına İDARİ TEDBİR KARARI alarak erişimi durdurmuştur.

Daha önce Lambda İstanbul ve KAOS GL'ye ahlaksızlık ithamını yönelterek kapatma davası açanlar, bu emelinde başarılı olamayıp yargıdan red cevabı alınca, şimdi elindeki kurumları ile paylaşım ağlarımızı kapatmaya çalışmaktadır. Hukuksallıktan yoksun bu uygulamalar son derece vahimdir.

Adı anılan her iki sitede, gerek köşe yazarları bölümü ile, gerek eşcinsel haber bölümleri ile, gerek sinema, şiir, hikaye, sohbet, radyo, forum ve sağlık köşeleri ile çok köklü ve kaliteli de birer içeriğe sahiptir ve temsil ettiği kesim tarafından yoğun bir ilgi ile izlenmektedir. Her iki sitenin de Türkiye'den takip eden üye sayısının 225.000 (ki homofobik bir zihniyet için ürkütücüdür bu rakamlar), civarlarında olduğunu bilmekteyiz.

BTK almış olduğu anti hukuksal bu kararlarla bu güne dek Youtube gibi, Google Grupları gibi, Camfrog gibi, Vatan Gazetesi'ne kadar uzanan baskıcı, anti demokratik, muhafazakârlığın da ötesinde İslamcı bir yönetim biçimi anlayışına dayalı ve çok sesliliğe de çok renkliliğe de izin vermeyen eylemleri neticesinde hem ülkeyi, hem bu ülkenin vatandaşlarını mağdur etmekte, devlet itibarını da feci şekilde zedelemektedir. Bu ülkenin zaten zayıf olan entellektüel kaynakları, korkunç biçimde yok edilmektedir.

Kamuoyunu isyanın eşiğine getiren bu uygulamalara karşı düşüncelerimiz, fikirlerimiz, yaşam biçimimiz, cinsel kimliğimiz ve sair tüm özgürlüklerimiz namına tüm bunları hiçe sayanları ESEFLE KINIYORUZ!”
Bu nasıl bir zihniyettir…

Sansürcü zihniyete göre profil sitelerinin tümü o zaman müstehcen ve fuhuş içerikli midir? Belki de. İlk önce LGBT siteler kapatılacak sonrasında da heteroseksüel arkadaş bulma siteleri mi kapatılacak...
Bu sansürcü zihniyete ses çıkartılmadıkça birçok site bu uygulamalardan nasibini alacak anlaşılan. Yavaş yavaş ve sessizce karartıyorlar yayınları, iletişimi…
“Sansürcü zihniyet, elini iletişim kanallarımdan çek” demek için geç kalınmadı mı? Şöyle bir söz vardır; "susmak onaylamaktır" diye, yoksa siz hala susarak tüm bu engellemeleri onaylıyor musunuz?

2 Ekim 2009 Cuma

Yeni Dönem Açılış ve Tanışma Etkinliği


MorEl Kokteyl
Eskişehir'e yeni gelenler, bilenler, bilmiyenler, duyanlar duymayanlar, tüm lgbtt bireyler...

Birbirimizi tanımak, birlikte çalışmalar gerçekleştirmek, bundan sonra neler yapacağımızı konuşmak üzere kokteyl düzenliyoruz.

4 Ekim Pazar günü saat 17.00de başlayacak olan etkinliğimiz akşam 20.00 de bitecektir. 5 tl girişte maddi destek sunabilirseniz masrafları çıkartabilmiş olacağız :)

hafif müzik, çeşitli video gösterimleri ve sohbetlerle umut ediyoruz ki hep birlikte güzel bir etkinlik gerçekleştireceğiz.

Yer; Eskişehir Gelişim Vakfı (EGEV) ;Cumhuriye Mh. Yıldırımer Sk. Özşahin Apt. 28/1
(doktorlar caddesi yapıkredinin ordan cengiz topel caddesine yani ışıklardan karşıya geçin, yemek dükkanları vs. var, köşede anadolu bank'ı göreceksiniz o aradan sağa girip çok az yürüyüp ilk sola dönüceksiniz. egev sağınızda kalmış olacak :)

iletişim ve danışma için telefon ve mail adresimizi kullanabilirsiniz.
05065745863