Translate

24 Şubat 2010 Çarşamba

Nefret Cinayetlerine ve Medyadaki Homofobiye Karsi Eylem'e MorEl olarak Çağrıyoruz...

Nefret Cinayetlerine ve Medyadaki Homofobiye Karsi Eylem

Son 2 Ayda 5 kisi daha Nefret Cinayetine Kurban Gitti! Homofobi ve Transfobi Oldurmeye Devam Ediyor, Medya Destekliyor!

2010 basindan beri, yani sadece iki ayda Denizli, Afyonkarahisar, Antalya ve Istanbul’da 5 nefret cinayeti islendi; 3 gey ve 2 transseksuel olduruldu. Ankara’da bir transseksuel ve Diyarbakir’da bir gey bicakli saldirilar sonucu yaralanirken yine Diyarbakir’da bir transseksuel linc edilmek istendi. Ustelik bunlar sadece bizim bildiklerimiz!

Gerek haber aldigimiz gerekse hukuk hattimiza gelen hak ihlalleri basvurulari durumun kaygi verici boyutlarini her gun yeniden hatirlatiyor! Internet ceteleri, saldirilar, linc girisimleri,...

Siddet azalmiyor aksine fiziksel siddet Lezbiyen, Gey, Biseksuel, Travesti ve Transeksuel bireyler uzerinde agirligini daha da fazla hissettiriyor! Homofobi ve transfobi kisa surede bu kadar can almisken, medya bu cinayetleri gundemlestirmiyor, onun yerine homofobik, bilimdisi sarlatanlari birer tip otoritesi olarak ilan edip "escinsellik tedavileri"nin reklamini yapiyor.

Nefret suclarina haber degeri vermeyen medyanin Zekeriya Beyaz, Esra Erol ve Cemil Ipekci'nin homofobik aciklamalarina yer vermesi ise medyadaki homofobinin toplumdaki nefreti nasil da beslediginin bir kanitidir!

Homofobiye, bifobiye, transfobiye ve nefreti ureten medyanin sessizligine karsi ses cikarmak icin 27 Subat Cumartesi, Saat:13.00 da Galatasaray Meydan'inda bulusuyoruz!


Tarih: 27 Subat Cumartesi
Saat: 13.00
Yer: Galatasaray Meydani

* 26 Subat Cuma, Saat:15.00 dan itibaren doviz ve eylem hazirliklari icin Lambdaistanbul Kultur Merkezi acik bulunacaktir, kendi dovizini hazirlamak isteyenler icin malzemeler (olabildigince) Lambdaistanbul tarafindan temin edilecektir. Eylem hazirliklari icin yardiminizi bekliyoruz!

Bir MorEl Klasiği, Film Gösterimi...


Roy ve Irma (jessica Lange "postacı kapıyı iki kere çalar"dan) Applewood bir aile olarak yıllardır birlikte yaşamaktadırlar, kızları Patty Ann (Hayden Panettiere "Heroes" dan..) onlarla birliktedir. Oğulları şehir dışındadır. 25. evlilik yıldönümlerinde Roy aldığı kararı eşine açıklar : artık transseksüel kimliğini ortaya koyacaktır! etki sahası aileyi de aşan bu karar pek çok dönemden geçerek sonuca ulaşır.

Tarih:
27 Şubat 2010 Cumartesi
Zaman:
18:00 - 20:00
Yer:
Eskişehir Gelişim Vakfı (EGEV) ;Cumhuriye Mh. Yıldırımer Sk. Özşahin Apt. 28/1

23 Şubat 2010 Salı

Transeksüellere Yönelik Şiddeti Durdurun!

Türkiye: Transeksüellere Yönelik Şiddeti Durdurun
Cinayetler, devlet korumasının yetersizliğini gösteriyor

(Ankara, 22 Şubat 2010) – Türkiyeli ve uluslararası insan hakları örgütleri, Türkiye’deki hükümet yetkililerine gönderilen mektupta, Türkiye’de son iki hafta içerisinde iki transeksüel kadının öldürülmesinin, devam eden şiddet olaylarına karşı hükümetin yetersiz kaldığını ortaya çıkarmakta olduğunu belirttiler.

Örgütler Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ne, ayrımcılık karşıtı bir koruma sağlayarak, önyargı ve nefret ile mücadele programları oluşturarak ve polisin dezavantajlı grupları taciz etmesine müsaade eden kanunları gözden geçirerek transeksüelleri şiddet eylemlerine karşı risk altında bırakan koşulları tespit etmesi ve düzeltmesi çağrısında bulundu.

Çağrı, Pembe Hayat Derneği, İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Uluslararası Gey, Lezbiyen, Biseksüel, Transgender, Intersex Derneği Avrupa Birimi (ILGA-Europe) ve Uluslarararası Gey ve Lezbiyen İnsan Hakları Komisyonu (IGLHRC) tarafından yapıldı.

“Koruma, soruşturmaktan fazlası demektir; koruma devam eden cinayetleri durdurmak demektir” diyen İnsan Hakları İzleme Örgütü Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Transgender Hakları Programı araştırmacısı Juliana Cano Nieto, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hükümet transeksüellerin haklarını onaylayan ve güvenliklerini garanti altına alan somut adımlar atmadıkça, Türkiye’deki transeksüeller korku içinde yaşamaya devam edecektir.”

2008 Kasım’ından bu yana Ankara ve İstanbul’da öldürülen transseksüel kadın sayısı en az sekizdir. 16 Şubat 2009’da, İstanbul-Fatih’te Fevzi Yener kimlik isimli Aycan Yener on yedi defa bıçaklanarak, boğazı kesildi. Saldırganlar aynı zamanda Yener’in ev arkadaşı Seyhan Özmemiş’i (32) de bıçaklayarak yaraladılar. Türkiye medyasına göre, görgü tanıkları o sırada olay mahallinden kaçan üç kişiyi gördüklerini söylediler; ancak henüz kimse yakalanamadı.

8 Şubat 2010’da bazı saldırganlar, 35 yaşında bir transeksüel kadın olan Derya Y.’yi, Antalya’nın Altındağ Mahallesi’nde bıçaklayarak öldürdü. Polis Derya Y.’yi vücudu ve yüzünde birçok bıçak darbesi ve boğazı kesilmiş halde yatak odasında buldu.

Transeksüel kadınların hedef seçilerek öldürülmesi, Türkiye’deki lezbiyen, gey, biseksüel ve transeksüel bireylere yönelik gerçekleştirilen daha geniş bir şiddet örgüsünün sadece bir bölümünü oluşturmaktadır. Türkiye’deki medyaya göre 28 Ocak 2010’da, arkadaşları 56 yaşındaki eşcinsel erkek Şinasi Halimoğlu’nu sırtı ve boynuna birçok bıçak darbesi almış şekilde yatağında çıplak bir halde ölü buldular.

Cinayetler sonrası, polis bu suçları soruşturmak ve çözmek için çaba harcamaktadır. Önceki iki olayda, zanlılar yakalanmış, yargılanmış ve ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştır; diğer iki olayda ise zanlıların dava öncesi tutukluluk halleri devam etmektedir. Kalan cinayetler ile ilgili olarak ise polis soruşturması devam etmektedir. Buna rağmen örgütler, özellikle gelecekte yaşanması muhtemel transeksüellere yönelik cinayetlerle ilgili, Türkiyeli lezbiyen, gey, biseksüel ve transeksüelleri korumak için pek bir çabanın olmadığını belirttiler.

Çağrı mektubunda, örgütler Türkiye’deki yetkililere şu önerilerde bulundular:
  • Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğini de yasal koruma altına alan ayrımcılık karşıtı yasaların yürürlüğe konması;
  • Genel suç istatistiklerinde, Lezbiyen, Gey, Biseksüel ve Transeksüel bireylere yönelik, şiddet ile ilgili verilerinin ayırt edici şekilde gösterilmesi;
  • Lezbiyen, Gey, Biseksüel ve Transeksüel haklarını savunan gruplar ile polis arasında uyumlu bir iletişimin oluşturulması.


“Transeksüeller de dahil olmak üzere Türkiye’deki bütün vatandaşlar, ölüm ve cezalandırma korkusundan uzak bir şekilde yaşama hakkı da dahil olmak üzere temel haklara sahiptirler”diyen Uluslararası Gey ve Lezbiyen İnsan Hakları Komisyonu Ortadoğu ve Kuzey Afrika Programı Koordinatörü Hossein Alizadeh, sözlerini şöyle sürdürdü: “Homofobik ve transfobik cinayetler durmalı, bunun için Türkiye Hükümeti’nin hemen şimdi transeksüel bireyleri korumak için somut adımlar atması gerekmektedir.”

Avrupalı kurumlar, Avrupa Konseyi üyesi Türkiye ve diğer üyelere, lezbiyen, gey, biseksüel ve transeksüel bireyleri şiddetten korumaları çağrısında bulunmuştur. Türkiye’nin üye olmak için çaba harcadığı Avrupa Birliği, bu ay içerisinde Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ne lezbiyen, gey, biseksüel ve transeksüeller de dahil olmak üzere bütün azınlıkları koruması yönünde uyarıda bulunan ilerleme raporunu kabul etti. Benzer şekilde, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Thomas Hammarberg 2009’da, bütün üye devletlere, transeksüelleri, kendilerine yönelik saldırı ve şiddet olaylarına karşı koruyacak gerekli mevzuatı oluşturmaları çağrısında bulunmuştur.

“Türkiye Hükümeti, transeksüellere yönelik cinayetleri durdurmak için gerekli önlemleri almak noktasında, Pembe Hayat ve diğer LGBT örgütlerinin taleplerini görmezden gelmemelidir,” diyen Pembe Hayat Derneği üyesi Kemal Ördek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Anayasa ve Ceza Kanunu eşitlik ve ayrımcılık karşıtlığı ilkesini garanti altına almalıdır. Hükümet de, transeksüellere yönelik gerçekleştirilen nefret cinayetlerini ve cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine dayalı şiddeti durduracak önlemler almalıdır.”

İnsan hakları örgütleri, polisin Türkiye’de uzun yıllardır görevini kötüye kullanması üzerinden gerçekleşen olayları, devlet personeli ve özel kişilerin cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli gerçekleştirdikleri şiddet olayları da dahil olmak üzere belgelemiştir. İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), İstanbul’da lezbiyen, gey, biseksüel, transeksüel bireylere yönelik şiddet ve transeksüellere yönelik taciz ve kötü muamele de dahil olmak üzere polis şiddeti üzerine bir rapor yayımlamıştır.

ILGA-Avrupa, Türkiye’nin lezbiyen, gey, biseksüel ve transeksüel bireylere yönelik Avrupa düzeyinde ve uluslararası insan hakları yükümlülükleri açısından uyumunu değerlendirmek, LGBT’lerin karşılaştıkları şiddet, ayrımcılık ve diğer engelleri belgelemek için Nisan ayında Türkiye’yi ziyaret edecek. Örgüt, yetkililerden Türkiyeli lezbiyen, gey, biseksüel ve transeksüellerin inan hakları noktasındaki kaygılarına cevap verebilecek önerilen önlemleri tartışmasını talep etti.

“Türkiye, lezbiyen, gey, biseksüel ve transeksüellere yönelik sürekli bir nefret ve şiddete tanık olmaktadır,” diyen ILGA-Avrupa’nın transeksüel eşitliğinden sorumlu Kıdemli Politika Yöneticisi Silvan Agius, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye Hükümeti’nin cevabı, bir yandan LGBT’lere yönelik yoğun damgalanma, toplumsal dışlanma, fakirlik ile; diğer yanda nefret ve şiddeti yaratan toplumsal cinsiyet stereotipleriyle başa çıkarak problemlerin kökenine odaklanmalıdır.”

Daha fazla bilgi için, lütfen iletişime geçiniz:
Ankara’da Kemal Ördek (İngilizce, Türkçe), Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği, Telefon: +90 554 465 57 29
Brüksel’de Juris Lavrikovs (İngilizce, Rusça, Litvanyaca), ILGA-Avrupa, Telefon: +32 2 609 54 16
New York’ta Juliana Cano Nieto (İngilizce, İspanyolca), İnsan Hakları İzleme Örgütü, Telefon: +1 212 216 1233
New York’ta Hossein Alizadeh (İngilizce, Farsça), Uluslararası Gey ve Lezbiyen İnsan Hakları Komisyonu, Telefon: +1 212 430 6016

21 Şubat 2010 Pazar

Fransa transseksüelliği psikolojik hastalık listesinden çıkardı

Mayıs ayında transeksüelliğin 'ruh hastalıkları' listesinden çıkartılacağını söyleyen Fransa Sağlık Bakanı Roselyne Bachelot, geçen hafta kararnameyi imzaladı. Hemen ardından İran da aynı kararı alabileceği mesajını verdi. Tüm gözler Dünya Sağlık Örgütü'ne çevrilmişken, IDAHO Derneği Başkanı Jo‘l Bedos ve Türkiye'deki transeksüellerle konuştuk.
Bir kişinin kendini karşı cinse ait hissetmesi, karşı cinse benzeme isteği duyması, hala toplum olarak kabullenemediğimiz bir durum öyle değil mi? 'Transeksüellerin cinsel kimliğini benimsiyorum' demeyi bırakın, ahlak anlayışımız yüzünden onları utançla anıyoruz. Transfobimize yenik düşüyor, tüm kapıları yüzlerine kapıyoruz. Hem seks işçiliği yapmalarına göz yumuyor, hem de onlara 'ayıp' olarak bakıyoruz. Töre cinayetlerine kurban gitmelerine sessiz kalıyoruz. Kim bilir daha kaç transeksüelin bedeniyle, kanıyla kirlenecek ahlakımız? Konuyu IDAHO (Uluslararası Homofobi Karşıtlığı Günü) Derneği Başkanı Joel Bedos, transeksüel oyuncu Buse Kılıçkaya ve transeksüel aktivist Demet Demir ile konuştuk.
Bu tarihi bir adım!
Joel Bedos IDAHO Derneği Başkanı

- Fransa, transeksüelliği bir ruhsal bozukluk olarak görmüyor artık.
Transeksüeller bu gelişmeden memnunlar mı?
Bu tarihi bir adımdır. Bu adımın iki anlamı var. Fransa artık bunun uluslararası çerçevede kabulü için çalışmaya başlayacak. Bu karar, ayrıca diğer devletlere de örnek olacak. Böylece belki Dünya Sağlık Örgütü, 1990 yılında eşcinselliğin ruhsal bozukluklar listesinden çıkarılmasına karar verdiği gibi transeksüelliğin de listeden çıkarılmasına karar kılacak.

- Transeksüellik ruhsal bozukluk değilse ve bir yaşam tercihi de değilse, nedir?
Tam anlamıyla nedir bilemiyoruz. Ancak genel anlamda, bu doğduğun cinsiyette yaşamını sürdürmek istememe durumudur.

- Peki bu, şu ana kadarki transeksüellik teorilerinin yanlış olduğuna işaret eden bir karar mıdır?
Transeksüelleri ruhsal bozuklukları olan insanlar olarak sınıflandırmak ahlaki bir karardır. Bilimsel değil. Bu eşcinseller için de geçerli.

- Şöyle sorayım o zaman; transeksüellerin birçoğu, özellikle genç olanlar, 'iyileşmeleri' için aileleri tarafından psikiyatrlara götürüldüler hep. Bu terapiler faydasız mıydı?
Çocuk ve gençlerin hakları korunmak istenirken ve kimlikleri şekillendirilmeye çalışılırken bazı merhametsiz ve insanlıktan uzak kural ihlalleri oldu.

- Bu çalışmalar arasından iyileşmeye dair hiç bildirilen bir rapor var mı?
Hayır. Yok.

GELİŞMİŞ ÜLKELERDEN AYNI KARARI BEKLİYORUZ
- Ailelerden bahsetmişken, ne düşünüyorlar şimdi? Bu karara tepkileri nasıl oldu?
Umuyoruz ki birçok aile için şimdi çocuklarının durumunu kabul etmek daha kolay olacak. Bu transeksüel kişileri farklı gören, onları hasta gören herkese bir mesajdır.

- Kişisel olarak bu kararı nasıl değerlendiriyorsun?
Mutluyum. Çünkü baskıyla geçen yıllardan ve bir sürü kampanyadan sonra böyle bir karara imza atıldı. IDAHO olarak 2009'da yaptığımız kampanya bu kampanyalar arasında çok önemli bir yere sahipti ve etkiliydi.

- Diğer ülkeler de kararı kabul edecekler midir sence?
Evet. İran benzer bir kararı anons etti bile. İran yaparken, gelişmiş ülkelerin bunu yapmamasını düşünemem bile.

- Ederse ne olacak peki? Ne değişecek?
Bu sembolik bir karar tabii. Tam anlamıyla bir şey değişmeyecek. Ama umuda bir kapı açtık artık.

- Bu kararla cinsiyet değiştirme ameliyatlarına ilgi artar mı? İnsanlar bu karardan cesaret alır mı?
Talebin artacağını sanmıyorum.

TOPLUMUN TOLERANSI İŞ BULMALARI İÇİN ÖNEMLİ
- Bildiğin üzere Türkiye'de cinsiyet değiştirme ameliyatları serbest. Fakat buna rağmen hala transeksüellere korku ve nefretle bakanlarımız var.
Korkumuzu, nefretimizi yenip daha demokratik bir ülke olmak için ne yapabiliriz?
Çok önemli bir konu bu. Yasal düzenlemeler kadar sosyal değişim de önemli. Bu konuda biz de insanların bakış açısını değiştirmek üzere kampanyalar düzenlemeye devam edeceğiz. İnsanları, transeksüellerin korkulacak, nefret edilecek hasta ruhlu kişiler olmadığına ikna etmeye çalışacağız. Belki Türkiye de İran gibi güçlü bir mesaj verebilir. Bu mesaj dini çerçevede olursa daha etkili olabilir.

- Dünya genelinde olduğu gibi bizim ülkemizde de genellikle transeksüellere iş verilmiyor. Dolayısıyla seks işçisi olarak çalışmak durumunda kalıyorlar. Ya da eğlence sektöründe varlıklarını gösteriyorlar. Bu konuda ne düşünüyorsun?
Ne yazık ki öyle. Transeksüeller eğlence sektöründe kolay iş bulabiliyorlar. Çünkü sanat yaşamı gerçek yaşamdan kopuk değil. Böyle bir kurgusu, kabullenen bir düzeni var yani. Daha toleranslı. Bir transeksüel sanatçının toplum tarafından kabul edilmesi, toplumun tolerans kapılarının açılması bile seks işçisi olarak çalışmamaları için çok önemli.
Özellikle güvenlik güçleri eğitilmeli
Buse Kılıçkaya (Oyuncu)

- Demokratik açılım adımları atılan şu günlerde, demokrasi adına transeksüellerin de bir açılıma ihtiyacı var mı?
Var. Trans bireylerin öncelikli sorunu yaşam haklarının gasp edilmesi. Neredeyse her hafta bir arkadaşımızın bir nefret cinayeti sonucu hayatını kaybettiğini öğreniyoruz. Son iki hafta içerisinde 2 trans nefret sonucu öldürüldü ve 3 arkadaşımız bıçaklanarak yaralandı. Trans bireylerin acilen yasaya ihtiyaçları var. Anayasa'nın eşitliği düzenleyen 10. maddesine cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ibareleri eklenmeli diye yıllardır her platformda sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Son dönemde nefret suçları ile ilgili ayrımcılığı düzenleyen yasalara da ihtiyacımız olduğunu dillendiriyoruz. Topluma ve yetkililere eğitim vermek gerekiyor. Eğitim bu alanda çok önemli. Özellikle güvenlik güçlerinin eğitimi.
7-8 yıldan beri cinayetler çok arttı
Demet Demir (Aktivist / ÖDP Beyoğlu Belediye Meclisi eski adayı)

- Transeksüellerin sosyal pozisyonları geçtiğimiz yıllara göre ne durumda? Yaşam koşulları zorlaşıyor mu, kolaylaşıyor mu?
Trans bireylerin durumu daha da kötü durumda. 7 yıldır yıldırma ve yok edilme politikası yapılıyor. Yeni yasada seks işçiliği suç olmamasına rağmen çeşitli baskılarla yıldırılmaya çalışılıyor. 2004 yılında yürürlüğe giren teşhircilik davaları açılmaktaydı. Buna itiraz edilmesi nedeniyle ceza kesilmesi durdurulmuştu. Fakat bu yasadan yine mahkemeye veriliyorlar. Daha sonra da Kabahatler Kanunu'ndan ceza kesiliyor. Geçen yıllarda sürekli evler mühürleniyordu ve hala devam ediyor. 7-8 yıldan beri trans cinayetleri çok arttı. Neredeyse haftada bir trans arkadaşımız öldürülüyor.


Akşam / AHU ŞENTÜRK

18 Şubat 2010 Perşembe

Eşcinsel Katilleri İnternette


15 gün önce evinde cesedi bulunan 56 yaşındaki kimya mühendisi Şinasi H.'yi, internetten tanışıp eve çağırdığı Ufuk Y.'nin öldürdüğü ortaya çıktı


Kameradaki Görüntü
Eşi ve oğlu Kanada’da olan kimya mühendisi Şinasi H. (56), 28 Ocak’ta İstanbul Bostancı’daki evinde ölü bulundu. Yatak odasında çıplak halde yatan Şinasi H. sırtından bıçaklanmış ve yüzüne yastık kapatılarak boğulmuştu. Polis apartmanın güvenlik kamerasını inceleyip mühendisin olay günü eve bir gençle girdiğini tespit etti.
Bilgisayar Ortaya Çıkardı
Polis evdeki bilgisayarı inceledi ve Şinasi H.’nin MSN yazışmalarına ulaştı.. İnternetten Ufuk Y.’ye ulaşan bir polis MSN sohbeti sırasında kendini ‘zengin ve yaşlı’ olarak tanıtıp randevu verdi.

5 Bin TL İçin Öldürmüş
Ufuk Y. ‘zengin ve yaşlı’ avı ile buluşmak üzere arkadaşı Hamza B. ile randevuya gelince yakalandı. Katil, Şinasi H.’yi öldürüp evdeki 5 bin TL’yi aldığını itiraf etti. İki arkadaşın internette tuzağa düşürdükleri zengin ve yaşlı eşcinselleri paralarını almak için öldürme planı yaptıkları, koli bandı, ip, bıçak gibi malzemeler edindikleri belirlendi.

İstanbul Fatih'te Transeksüel Cinayeti

Çarşamba, 17 Şubat, 2010

Fatih'te Aycan’ isimli transeksüel ve aynı evi paylaştığı arkadaşı Seyhan Ö. (32), kimliği belirsiz kişilerin bıçaklı saldırısına uğradı. Saldırıda, boğazına tek bıçak darbesi alan Aycan yaşamını yitirdi, ağır yaralanan Seyhan Ö. hastaneye kaldırıldı.
Şehremini Koyuncu Sokak'taki dairede, saat 01.30 sıralarında ‘imdat’ sesleri duyan apartman sakinleri polisi aradı. Eve gelen polis kapıyı açan olmayınca, çilingir çağırdı. Ancak çelik kapıyı çilingir de açamadı. Bu kez itfaiyeden yardım istendi. İtfaiye kapıyı balyozla kırdı. İçeri giren polis, iki kişiyi kanlar içinde yatarken buldu. Sağlık ekiplerinin yaptığı kontrolde Aycan’ın boğazına aldığı bıçak darbesi sonucu yaşamanı yetirdiği belirlendi.
Yaralı İtfaiye Merdiveni İle İndirildi
Vücudunun çeşitli yerlerinde bıçak darbesi bulunan Seyhan Ö.’nün yaşadığını belirleyen sağlık ekipleri, yaralıyı merdivenden indirmek istedi. Ancak merdivenlerin çok dik ve dar olması bunu önledi. Bunun üzerine yaralı, sedyeye sarıldıktan sonra itfaiyenin merdiveni ile aşağı indirildi. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldırılan Seyhan Ö.'nün de hayati tehlikeyi atlatamadığı belirtildi.
Olayı araştıran polis ekipleri, apartman sakinlerinin gürültüden sonra evden çıkan 3 kişiyi gördüklerini söylediklerini belirtti. Bunun üzerine polis, çevredeki MOBESE kameralarını incelemeye aldı.
Öte yandan çok sayıda transseksüel birey, olayı duyarak evin önüne toplandı. Polis, kalabalığı sakinleştirmekte güçlük çekince, takviye ekip istedi. Kalabalıktan bazı kişiler basın mensuplarına saldırdı. Saldırı nedeniyle çekim yapamayan basın mensupları olay yerinden polis gözetimde uzaklaştı.
Aycan’ın cesedi incelemelerin ardından Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Cinayetle ilgili soruşturma sürüyor.

15 Şubat 2010 Pazartesi

LGBTT'ler Ayrımcılık Karşıtı Anayasa İstiyor

Hukukçular, aktivistler ve gazetecilerle hazırladıkları anayasa taslağını tartışan LGBTT Hakları Platformu eşitliği düzenleyen maddeye "cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ifadeler eklensin" diyor. Örgütlenme çalışmalarına engel olarak gösterilen "genel ahlak" tanımının ayrımcılığa olanak vermeyecek şekilde tanımlanmasını talep ediyor.

LGBTT Hakları Platformu üyeleri Yokyagarta İlkeleri ışığında hazırladıkları Anayasa'ya önerilerinden oluşan taslağı hukukçularla, gazeteciler ve aktivistlerle tartıştı.

Toplantıda Platform, Anayasa'nın eşitliği düzenleyen 10, temel hak ve hürriyetleri düzenleyen 12, ailenin korunmasıyla ilgili 41. maddelerle ilgili düzenleme talep ediyor. Örgütlenme özgürlüğü, sendikal haklar, çalışma hayatı, barınma ve eğitim hakkı gibi konuları düzenleyen maddelere cinsel yönelim cinsiyet kimliği ayrımcılığını engelleyen ifadelerin eklenmesini talep ediyor.

Yapılan tartışmanın ardından Anayasa'nın LGBTT'ler gibi ayrımcılığa maruz kalan grupları kapsayacak bir biçimde düzenlenmesi konusunda çalışmalarını yürütme kararı alan LGBTT Hakları Platformu hazırladıkları öneri taslağını nisan ayında yayınlayacak.

"Genel ahlak" tanımlansın
Dün (13 Şubat) Lambdaistanbul LGBTT Derneği'nin Beyoğlu'nda bulunan kültür merkezinde yapılan toplantıya Prof. Dr. Şevki Sözen, Yard. Doç. Dr. Zeynep Kıvılcım, Dr. Begüm Başdaş, avukatlar Elif Ceylan Öszoy, Yasemin Öz ve Fırat Söyle ile Hevjin LGBTT Oluşumu, MorEl Eskişehir Oluşumu ve Lambdaistanbul üyeleri katıldılar.

Başdaş ve Platform üyesi Bora Bengisun'un sunumlarının ardından taslak üzerine yapılan tartışmalar da 1982 Anayasa'sında özellikle LGBTT'lerin var oluşlarının, örgütlenme, çalışma, barınma, sağlık ve eğitim gibi temel insan haklarında yararlanmalarının önünde engel olan maddelere "cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ifadelerinin eklenmesi talebinde ortaklaşıldı.
Yogyagarta ile sınırlanmayacak daha geniş olacak tüm ayrımcılıkları kapsayacak şekilde yeniden yazılacak olan taslakta Anayasa'da sıklıkla kullanılan "Herkes" ifadesinin "Herkes, dil, din, ırk, etnik köken, mezhep, cinsiyet, cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim ayrımı yapılmaksızın" şeklinde değiştirilmesi istenecek.

Türkiye'de beş dernekleşen beş LGBTT örgütüne "genel ahlaka" ve "Türk aile yapısına" aykırı oldukları gerekçesiyle davalar açıldı. Kaos GL, Pembe Hayat ve Bursa Gökkuşağı'na açılan davalara gerek görülmezken, İstanbul Valiliği'nin açtığı davada yerel mahkeme Lambdaistanbul'un kapatılması yönünde karar verdi. Yargıtay bu kararı reddederek derneğin çalışmalarını sürdürmesine karar verdi. Ancak bu kararda derneğin "LGBTT'liği yaygınlaştırmaması" şartı kondu.

LGBTT örgütlenmelerine açılan son dava İzmir Valiliği'nin aynı gerekçelerle kapatılmasını istediği Siyah Pembe Üçgen derneğiydi. İlk duruşması 9 Şubat Salı günü görülen dava 20 Nisan'a ertelendi.

LGBTT Hakları Platformu bu davalara gerekçe olarak gösterilen "genel ahlak" kavramının açıklanmasını ve LGBTT bireylerin varoluşlarının "genel ahlaka" aykırı olmadığı açıkça maddede ifade edilmesini, diğer maddelere de temel hak ve hürriyetlerin aleyhine sınırlayıcı şekilde yorumlanamayacağının eklenmesini istiyor.

Platform üyeleri ve avukatlarının hazırladığı taslak dün yapılan tartışmaların ardında yeniden revize edilecek ve ayrımcılık karşıtı, çağı genişletilmiş bir şekilde yeniden hazırlanacak.
* LGBTT Hakları Platformu'nun çalışmaları, Kaos GL, Lambdaistanbul, Siyah Pembe Üçgen, Hevjin LGBTT Oluşumu, MorEl Eskişehir LGBTT Oluşumu ve Pembe Hayat üyeleri ve avukatlar Elif Ceylan Özsoy, Senem Doğanoğlu, Yasemin Öz ve Fırat Söyle tarafından yürütülüyor.
* LGBTT: Lezbiyen, gey, biseksüel, travesti ve transseksüelin kısaltması.

Bia Haber Merkezi

10 Şubat 2010 Çarşamba

Eşcinsel ve Transeksüeller sizin Vatandaşınız Değil mi?

LGBTT Hakları Platformu, İstanbul LGBTT Sivil Toplum Girişimi ve Voltrans Trans Erkek İnisiyatifi 1 hafta içinde yaşanan üç nefret suçu ile ilgili Ankara’da, Yüksel Caddesi İnsan Hakları Anıtı önünde bir açıklama yaptı.

Afyon, Ankara ve Antalya'da yaşanan olaylarda iki nefret cinayeti işlenmiş ve bir transeksüel de omzundan yaralanmıştı.
Örgütler adına Derya Tunç’un okuduğu açıklamada Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a da ‘Eşcinsel, biseksüel ve transeksüeller sizin vatandaşınız değil mi?’ diye soruldu.
Basın açıklamasına 58 gündür Ankara'da bulunan TEKEL İşçileri de destek verdi.
Basın açıklamasının tam metni şöyle:
“Üzüntü ve Öfke içindeyiz,
Geçen hafta Afyon’da Kemal bıçaklanarak öldürüldü, Cumartesi Ankara’da Zuhal gasp edilerek omzundan bıçaklandı, Salı gecesi Antalya'da Derya bıçaklanarak öldürüldü.
Öldürülen arkadaşlarımızı kaybetmenin acısını içimize sindiremezken bir başkasının ölümüne, yaralanmasına şahit oluyoruz. Öfke içindeyiz çünkü sırada hangi eşcinsel veya transeksüel arkadaşımız var bilemiyoruz. İçimiz kan ağlıyor. Artık bağırmaktan yorulduk.
Feryatlarımızı duymuyorsunuz.
Yetkililer harekete geçmek için neyi bekliyorlar? Kaç kişinin daha öldürülmesi gerekiyor?
Bu hükümet kimin hükümeti? Bu meclis kimin meclisi?
Yaptığımız başvuruları somut vaka olmadığı gerekçesiyle dikkate almayan TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu, Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu, medyaya yansıyan bu kadar olayı somut vaka olarak görmemeye devam mı edecek? Başbakan’a soruyoruz, eşcinsel ve transeksüeller sizin vatandaşınız değil mi?
Kapılarınızı çaldık, çığlıklar attık, kefenler giydik, oyun oynadığımızı mı sanıyorsunuz?

Sırf eşcinseliz diye, sırf transeksüeliz diye canımıza kastediliyor, öldürülüyoruz. Adalet arıyoruz, bulamıyoruz.
Katilleri koruyarak, Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Travesti, Transeksüel (LGBTT) bireylere karşı işlenen suçlarda haksız tahrik indirimleri yaparak katilleri suça teşvik etmiyor musunuz?
Katil sadece, silahı, bıçağı tutan ellerin sahipleri değildir.
Katil, eşcinsel ve trans bireyleri temel hak ve özgürlüklerinden mahrum ederek yaşamaya zorlayan sistemdir.
Bu sorunları çözmek için çaba göstermeyen ve bu cinayetlere sessiz kalan, yasal düzenlemeler yapmayan yetkililer katildir!
“Nefret Cinayetlerine Sessiz Kalma! Suça ortak olma!”
Biz değişmeyeceğiz, siz alışacaksınız!

Eşcinsel ve Transeksüel Cinayetleri Politik Cinayetlerdir – Katilleri Biliyoruz!

Peşinizi bırakmayacağız.

LGBTT Hakları Platformu;
-Hevjin LGBTT Diyarbakır Oluşumu
-Kaos GL Derneği
-Lambdaistanbul LGBTT Derneği
-MorEL Eskişehir LGBTT Oluşumu
-Pembe Hayat LGBTT Derneği
-Siyah Pembe Üçgen İzmir LGBTT Derneği
İstanbul LGBTT Sivil Toplum Girişimi
Voltrans Trans Erkek İnisiyatifi

Fotoğraflar: Aras Güngör

9 Şubat 2010 Salı

Antalya'da Yalnız Yaşayan Derya Evinde Öldürüldü

Antalya'da Altındağ mahallesinde yalnız yaşayan transeksüel Derya Y. dün gece bıçaklanarak öldürüldü. Olay, gece saat 23.30 sıralarında Antalya’nın Altındağ Mahallesi'nde meydana geldi. 155 Polis İmdat hattına gelen ihbar üzerine transeksüel Derya Y.'nin (35) yaşadığı eve gelen emniyet güçleri, arkadaşı İ.Ö. ile görüştü.

Ekipler, yatak odasında Derya’nın cesediyle karşılaştı. Derya'nın bıçaklanma sonucu aşırı kan kaybından öldüğü belirtildi.
Olayı duyan Derya’nın arkadaşları sabaha kadar olay yerinden ayrılmadılar.

Olay yerinde ve evde inceleme yapan polis, Derya Y.'nin cesedini cenaze aracıyla adli tıp morguna gönderdi. Polis cinayetle ilgili soruşturma başlattı.

LGBTT Hakları Platformu yarın (10 Şubat) saat 15.00'te Ankara Yüksel Caddesi'nde Afyon'da bir hafta önce öldürülen Kemal K., Antalya'da dün gece öldürülen Derya Y. ve Ankara'da 6 Şubat Cumartesi gecesi bıçakla yaralanan transseksüel Zuhal'le ilgili basın açıklaması yapacak.

Pakistan'da Kuşralar Haklarını İstiyor

Pakistan'da yıllardır toplumun hor gördüğü, polisin taciz ettiği, ailelerinin dışladığı 'cinsiyet düzeltenler' (kuşralar), Yüksek Mahkeme'nin cesur ataklarıyla haklarını elde etme yolunda önemli adımlar attı.
Pakistan’ın transeksüel topluluğu uzun süre toplumun dışında, polislerin tacizine uğrayarak, alay edilerek, toplum tarafından Allah’ın dışladığı kimseler olarak görülüp küçümsenerek ve genellikle aileleri tarafından reddedilerek yaşadı. Fakat şimdilerde Yüksek Mahkeme, onlara hakları için bir umut vermekte...

Mahkeme nüfus cüzdanına üçüncü cinsiyeti eklemeyi düşünmeleri için yetkililere öneride bulundu. Pakistan’ın muhafazakâr toplumu için hayli cesur olan bu teklif, Hindistan örnek alınarak hazırlanmış. Hindistan’da geçen yılın sonunda seçim komisyonu, cinsiyet düzeltenlerin oy vermeye kadın ya da erkek yerine ‘diğer’ seçeneğini işaretleyip kaydolabileceklerini belirtmişti.

‘Kimliğimizde kuşra yazsın’
Pakistan’da cinsiyet düzelttiren topluluk ‘kuşra’ ismiyle tanınıyor. Bu tanım, ameliyatla cinsiyet düzeltenlerin yanı sıra hermafroditleri de kapsıyor. Dünyanın pek çok yerinde cinsiyet düzelttiren insanlar kendilerini erkek vücuduyla doğmuş kadın ya da kadın vücudunda doğmuş erkek olarak kabul etse de Pakistan’da ve diğer Asya ülkelerinde bu kişiler kendilerini her iki cinsiyete de ait olarak görmüyor.

Cinsiyet düzelttirenlerin önde gelen isimlerinden Almas Bobby, “Nüfus cüzdanlarımızda cinsiyetimiz erkek yazıyor, biz kuşra yazmasını istiyoruz” diyor. Bobby, kimliklere üçüncü cinsiyeti eklemenin, bu insanların toplumda kabul görmesi açısından umut veren sembolik bir zafer olacağını da söylüyor.

12 yaşında evden kaçan, şimdiyse 19 yaşında olan Şanya da “Ailelerimiz kuşra olduğumuz için bizden utanıyor. Sadece bir ‘kimlik’ istiyoruz. Bu bizim hakkımız” diyor. Şanya ve Bobby, Yüksek Mahkeme’nin topluluklarının durumuna dikkat çekmesinin önemli bir gelişme olduğunu söylerken hâlâ şiddetle iç içe olduklarını da hatırlatıyor.

Düğünde dansözse sorun yok!
Pakistan’da birkaç yüz bini bulan kuşraların resmi temsilcisi yok. Bobby, çoğunun ihtiyaçlarıyla ilgilenen bir ‘guru’nun liderliğinde ortak evlerde yaşadıklarını söylüyor.
Ayrımcılık görmelerine rağmen, Pakistan’ın İslami toplumu onlara festival ya da düğünlerde dansçı olarak tolerans gösterebiliyor. Yüksek Mahkeme’de 2009’un başında kuşraların çalışma, sağlık gibi alanlarda ayrımcılığa uğramalarını durdurmaya yönelik teklifi sunan avukat Muhammed Aslam Khaki “İnsanlar onlarla dalga geçiyor. Saygınlıkları çiğneniyor” diye anlatıyor.

Tüm bu olan bitene rağmen girişimler umut verici. Polis taciziyle baş etmek için, kuşraların tutuklanmaları durumunda, yetkililere dava dosyalarının kopyalarını yollama zorunluluğu getiren mahkeme topluluğun ücretsiz sağlık ve miras haklarını da garanti altına almak için kurallar koyarak, bu umut yolculuğunun başını çekiyor.

Radikal, AP
02/08/2010

Baki Koşar Nefret Suçlarıyla Mücadele Etkinlikleri Başladı

Valiliğin kapatmak istediği Siyah Pembe Üçgen LGBTT Derneği hakkındaki davanın ilk duruşması 9 Şubat Salı günü görülecek. Dernek üyeleri açılan davayı ve İzmir Valisini düzenlediği yürüyüşle protesto etti. "Baki Koşar anısına düzenlediği "Nefret Suçlarıyla Mücadele Etkinlikleri" bu yürüyüşle başladı.

"Cinsel yönelim ve cinsiyet kimlikleri yüzünden, sosyal yapılar tarafından baskı altına alınan eşcinsel, biseksüel ve transseksüellerin, dışlanma-yalıtılma düzeneğine karşı direnebilmelerinin mümkün tek yolu, dayanışmak, bir araya gelmektir. Kamusal alandaki ayrımcı uygulamalara, homofobik ve transfobik söylemlere ve nefret suçlarına karşı mücadele etmenin, keşfedilmiş başkaca yolu yoktur."

İzmir Kıbrıs Şehitleri Caddesi'nde yürüyüş düzenleyen Siyah Pembe Üçgen LGBTT Derneği Valiğini dernek hakkında açtığı kapatma kararını protesto etti. "Derneğimle uğraşma, katilleri yakala" dedi.

Davanın ilk duruşması 9 Şubat Salı günü saat 09.15'te İzmir Adlisyesi'nde görülecek.

"Katiller serbestken kapatma davası açmak manidar"
Valilik geçen yıl hazırladığı tüzükle dernekleşen Siyah Pembe Üçgen LGBTT Derneği'nin "genel ahlaka" ve "Türk aile yapısına aykırı" olduğunu belirterek dernek hakkında kapatma davası açtı.
2. Baki Koşar Nefret Suçlarıyla Mücadele Günleri etkinliklerini dün (6 Şubat) gerçekleşen yürüyüşle açan İzmirli aktivistler saat 14.00'te Kıbrıs Şehitleri Caddesi'ndeki Tansaş'ın önünde bir araya geldiler.

Sık sık "Nefret suçları politiktir", "Susma, haykır, eşcinseller vardır", "Öldüren nefret, sorumlu devlet" sloganları atan gruba caddedeki insanlar alkışlarla destek verdi. Yürüyüşe akademisyen Melek Göregenli, Cengiz Alğan ve vicdani retçi Mehmet Tarhan gibi isimler, Kaos GL, Lambdaistanbul, Pembe Hayat, DurDe gibi gruplar da destek verdi.

Yürüyüşün sonunda yapılan basın açıklamasını okuyan avukat Oktay Cerit dernek hakkında açılan kapatma davasını örgütlenme özgürlüğünün engellenmesi olduğunu söyledi.

"Heteroseksizmin kutsal bir gerçeklik gibi dayatıldığı bu dünyanın eleştirisini yapacak LGBTT derneklerini kapatmak, ayrımcı otoriter zihniyetin göstergesidir. Tıpkı Ahmet Yıldız gibi, öldürülen pek çok eşcinsel ve transseksüelin katilleri hala yakalanmazken, sistemin LGBTT örgütlerini kapattırmaya çalışmasını da çok manidar buluyoruz" dedi.

"Anayasal ve yasal hakların eşcinseller, biseksüel ve transseksüeller için de geçerli olduğunu" belirten Cerit, "Her türlü ayrımcılığa, eşitsizliğe karşı eşitlik ve özgürlük diye haykıran hak savunucularını LGBTT örgütlülüğüne yöneltilen bu saldırıya karşı dava süreci boyunca bizimle birlikte olmaya çağıyoruz" diye konuştu.

Eylem sloganlarla sona erdi.

20 Şubat gününe kadar sürecek olan . 2. Baki Koşar Nefret Suçlarıyla Mücadele Günleri etkinlikleri kapsamında, atölye çalışmaları, paneller ve film gösterimleri düzenlenecek.

LGBTT Derneklerine yönelik 5. kapatma davası
Daha önce Kaos GL, Pembe Hayat ve Bursa Gökkuşağı LGBTT dernekleri hakkında açılan kapatma davaları savcılıktan dönmüş, Lambdaistanbul hakkındaki davada yerel mahkeme derneğin kapatılmasına karar vermişti.

Lambdaistanbul üyelerinin başlattıkları "Derneğime Dokunma" isimli kampanya LGBTT'lere yönelik ayrımcılığı tartışılır kılmış, Yargtay derneğin kapatılmaması yönünde karar vermişti.

"Ayrımcığı teşhir etmek için mücadele ediyoruz"
Siyah Pembe Üçgen LGBTT Derneği, öldürülen gazeteci Baki Koşar'a ithaf ettiği "Nefret Suçlarıyla Mücadele Ödülü"nün ikincisini hukuk dalında avukat Senem Doğanoğlu'na ve basın dalında da bianet muhabiri Bawer Çakır'a verdi.

Doğanoğlu, avukatlığını yaptığı LGBTT'lere yönelik saldırı, cinayet ve şiddet davaları, Çakır da yaptığı haberlerle yaşanan şiddet olaylarının kamuoyuna duyurulmasına sunduğu katkılar nedeniyle ödüle değer görüldü.

Bu yıl ikincisi düzenlenen Baki Koşar Nefret Suçlarıyla Mücadele Günleri'nin ilk gününde gerçekleşen ödül töreni 6 Şubat akşamı Goethe Institut - Alman Kültür Merkezi'nde yapıldı.

Avukat Erdal Doğan ve Alman Büyükelçisi Stefan Schneider'in de katıldığı törende ödülünü alan avukat Senem Doğanoğlu "LGBTT'lerin yaşadıkları ayrımcılıkla mücadele tek olmadığını, avukatlar Elif Ceylan Özsoy ve Fırat Söyle ile birlikte ayrımcılığın teşhir edilmesi ve sorumluların cezalandırılmaları konusunda önemli adımlar attıklarını" söyledi.

Doğanoğlu'na ödülünü heykeltraş Ali Özsan verdi. Sanatçı aynı zamanda ödülün de tasarımcısı.
Avukat Doğanoğlu Ankara'da yaşıyor ve Türkiyeli LGBTT örgütlerinin oluşturduğu LGBTT Hakları Platformu'nun da avukatlığını yapıyor.

Ödülünü Yıldız, İnce, Melek ve Çağla'ya ithaf etti
Gazeteci Çakır da ödülünü aldıktan sonra yaptığı konuşmasında "Ayrımcılıkla, homofobi ve transfobiyle mücadeleye yaptığım haberlerle katkı sunabiliyorsam ne mutlu bana" dedi. İğneyle kuyu kazarak süren bu mücadeleye emek veren herkese teşekkür etti.

Bawer Çakır ödülünü 2008 ve 2009'da öldürülen Ahmet Yıldız, Dilek İnce, Melek K. ve Çağla'ya ithaf etti.

Gazeteci ödülünü aynı salonda "Kat(i)li Mübah" isimli sergisinin de açılışı yapılan sanatçı Serpil Odabaşı'nın elinden aldı.

bianet muhabirliğinin yanı sıra Kaos GL dergisinin de yayın kurulunda yer alan Çakır, Özgür Radyo'da her salı akşamı Semra Çelebi ile birlikte "Şemsi Paşa Pasajı" isimli programı sunuyor.
Törende konuşan Büyükelçi Stefan Schneider de şu an küçük adımlarla ilerleyen Türkiye LGBTT mücadelesinin yakın zamanda önemli kazanımlar elde edeceğini düşündüğünü belirtti. Siyah Pembe Üçgen Derneği'ne kapatılma davasında desteklerinin süreceğini bildirdi.

Dernek geçen yıl ilk kez verdiği ödülü polisin kalbinden polisin kalbinden vurduğu ve öldü diye olay yerinde bıraktığı transseksüel Melisa'ya ve Ankara'daki Pembe Hayat LGBTT Derneği'ne değer görmüştü.

Melisa tedavisinin ardından polisler hakkında davacı olmuş, Pembe Hayat da özellikle transseksüellere yönelik şiddet ve öldürme olaylarında hukuk mücadelesi sürdürmüş, yaşananlara dikkat çekmek için çok sayıda eylem ve kampanya düzenlemişti.

1 Şubat 2010 Pazartesi

Çukurovalı Eşcinseller de Örgütleniyor...


Ankara, İstanbul, İzmir, Eskişehir, Diyarbakır'ın ardından Adana'daki eşcinseller de örgütlenme kararı aldı. "Çukurova Eşcinsel İnisiyatifi" adı ile toplanan girişim ilk buluşmasını 26 Aralık 2009 tarihinde Adana ve Antakya'dan gelen eşcinsellerle yaptı.

Sivil Toplum Geliştirme Merkezinin (STGM) Adana Yerel Destek Merkezinde gerçekleşen 10 kişin katıldığı ilk toplantının amacı Adana'da örgütlenme girişiminde bulunmaktı.

Çukurova Eşcinsel İnisiyatifi dayanışma çağrısında bulundu

“8 Ocak tarihinde tekrar buluştuk fakat bu kez sayımız 5'e düşmüştü. Toplantı salonlarına gelmek istemeyen, çekinen kişilerle bir arada olabilmek için 13 Şubat 2010 tarihinde Happy Hour yapalım diye düşündük. Belki böylece daha fazla kişiye ulaşabilir derdimizi anlatabiliriz.”

“Kısa bir metin hazırlayarak, çoğaltıp Happy Hour’da gelenlere dağıtacağız. Happy Hour öncesi gelenlere kısa bir bilgilendirme yapalım ardından tanışalım, kaynaşalım, biralarımızı içelim diye düşündük.”

“Bizimle bu yolda yürüyecek ve destek olacak kişilere bir şekilde ulaşmamız gerektiğini düşünüyoruz. Bu Happy Hour sonrasında da bizimle olmak isteyenler kısmen de olsa belli olacaktır. Bir inisiyatif oluşturalım dedik ve Çukurova Eşcinsel İnisiyatifi adını bulduk.”

“Çukurovalı eşcinsellerin de söz hakkı olmalı”
“Örgütlenmek kolay olmayacak ve bu yüzden hepinizin desteğine ihtiyacımız var. Örgütlenme sürecinde yepyeni fikirlere de açığız.”
“Umarız bu işi hep birlikte başarabiliriz ve Çukurova bölgesindeki eşcinseller de artık kendilerinin söz hakkı olduğuna inanır ve olumsuzluklara hep birlikte ses çıkarabiliriz.”
Bu Happy Hour'da sizleri de Adana'da görmek bizi mutlu edecektir. Hem bize bu yolda destek olmanız hem de tecrübelerinizi bizimle paylaşmanız için sizleri bu sosyal toplantıya bekliyoruz.”