Translate

22 Şubat 2011 Salı

MorEl seni yemekli buluşmaya davet ediyor!

Sıkıntılarımızı paylaşacağımız ve MorEl'den beklentilerimizi konuşacağımız buluşmamıza herkes davetlidir!


Tarih: 
27.02.2011 - Pazar

Saat:
15:00 - 18:00

Yer: 
Sivil Toplum Geliştirme Merkezi(STGM)
Deliklitaş Mah. Gürman Sok. No:16 Eskişehir (Hamamyolu’nda LC Waikiki Mağazası’nın yanından içeri sokağa girin ileride sağda Eskişehir Sivil Yerel Oluşumu(ESYO)’nun bulunduğu binanın 2.katı)

Erman Toroğlu’ndan heteroseksizm dersleri...

Yine ve yeniden başrollerde eski bir yüz: Erman Toroğlu… Aldığı hormonlu domates homofobi ödülleri az gelmiş olacak ki, geçen yıllar içinde homofobisine hiç zeval gelmediğini Elton John’un evsahipliğinde Aids’li çocuklar yararına yapılacak gece için çağrıldığını öğrendikten sonra medyaya yaptığı açıklamalarla bir kez daha anlamış olduk.

Hormonlu tavukların eşcinsellik sebebi olduğundan, eşcinsellerin hakem olamayacağına kadar öncü(!) homofobik cümlelere adını yazdırmış bu şahs-ı muhterem geçtiğimiz Cuma günü de Can Dündar’ın canlı yayında konuğu idi. Yurt dışına davet edilmiş olmanın heyecanı ama birazda yanlış anlaşılma korkusu içinde sık sık “Aids’li çocuklar için şiir okudum, ondan çağırdılar. Başka sebebi yok” açıklamaları yaparken “eşcinsel” kelimesini dahi kullanmamak için sarf ettiği çaba takdire şayandı. Ancak Lambdaistanbul gönüllüsü bir arkadaşımızın canlı yayına katılıp önceki sözlerini hatırlatması üzerine azarlayan bir üslupla çıkışması ve saçmalaması ise ayrı bir hezeyandı. Elton John’un sanki eşcinsel olduğu için meşhur olduğunu iddia edenler varmış gibi “Elton John, sir lakaplı biri. O, bugünlere müziğiyle geldi, eşcinsel olduğu için değil” gibi gereksiz bir açıklamayı yapma ihtiyacı duydu ve ekledi  “ama benim görüşüm; erkek erkek gibi olmalı, kadın kadın gibi…”

Bizimki gibi herkesin kolay “ünlü” olabildiği, hatta tartışma programlarında herkesin rahatlıkla uzman konuk olabildiği gelişememe sancıları çeken ülkelerde bu tür polemikleri sıkça görmek mümkün. Ortada üzerinde uzlaşılan akılcı ve bilimsel bir zeminin olmaması, her türlü konunun sanki ilk defa konuşuluyormuşçasına tartışılması ve böyle devam eden gel-git’ler, hepsi artık görmeye, dinlemeye çok alıştığımız durumlar…

Heteroseksizm 101: “Erkek gibi erkekler ve kadın gibi kadınlar”

Tartışma zeminin belli olmadığı bir durumda neyi, nasıl konuşursunuz? Üniversitedeki bir hocayı hayal edin; sınıfa giriyor ve karşısında kimsenin birbirini dinlemediği ve dersi konusunda bilimsel olarak hiçbir noktada uzlaşmayan bir sınıf dolusu öğrenci görüyor.  Hiç biri dersi bilen birisinden dinleme ya da araştırma gayretinde değil; çünkü herkes en doğru ve yeterli bilgiye sahip olduğu kanısında ve bu nedenle de kavga dövüş dersi dinlemeden sınıfı terk ediyorlar. Türkiye’de tıpkı bu sınıf örneğinde olduğu gibi yıllardır bolca tartışmalarla ve bir o kadarda “manşet”i meşgul eden kavgalarla, polemiklerle yerinde sayıyor. İlk sınıfta alınan “heteroseksizm 101” dersi ise akıllardan hiç çıkmıyor. Adem ve Havva’dan beri gelen bu “gerçeği” ezbere her yerde haykırıyoruz:   “Erkek erkek gibi olmalı, kadın kadın gibi”

Toplumsal cinsiyet’in inşası heteroseksizmle başlıyor. Ezme, ezilme ilişkileri kimliklere ait olan katı inançlarımızla birlikte her gün ve yeniden bir dizi kuralla oynanıyor. Bu oyunda oyun dışı kalanlara gösterilen kırmızı kart ise genelde “ölüm” oluyor…

Yine de ümitli olmakta fayda var. Her şeye rağmen elbette bu oyunu bozabiliriz. Malum kuralları koyanda aslında bizleriz…   
Ozan Gezmiş


14 Şubat 2011 Pazartesi

Nefret Suçlarına Sessiz Kalmadık!

MorEl Eskişehir LGBTT Oluşumu üyesi transeksüel bir kadının saldırıya ve tecavüze uğramasını protesto etmek maksadıyla 15 farklı sivil toplum örgütü 14 Şubat Pazartesi günü Adalar Migros önünde ortak bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

Grup tarafından yapılan açıklamada arkadaşlarının yoğun olarak ölüm tehditleri aldığı ve bu nedenle de saldırgan şahıs hakkında Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğu belirtildi. Geçimini eşcinsel bireylerden ve trans kadınlardan şantaj, tehdit ve gaspla elde ettiği gelirle sürdürür hale geldiği iddia edilen saldırganın bir an öce yakalanıp, yargılanması çağrısında bulunuldu.

Türkiye’de her gün 3 kadının nefret saikiyle şiddete maruz kaldığı ve öldürüldüğünün altı çizildiği açıklamada “Toplum tarafından dışlanan, iş bulamayan ve zorunlu seks işçiliği yapmak durumunda bırakılan travesti ve transeksüel bireyler hayatlarının her alanında şiddetle yaşamaktadırlar” denildi.

“Kadınlara, LGBTT bireylere, Alevilere, Ermenilere, Kürtlere ezilen her kesime karşı işlenen nefret suçlarına ve ayrımcılıklara karşı sessiz kalmıyoruz; Ayşe Paşalı, Ahmet Yıldız, Dilek İnce, Hrant Dink ve Uğur Kaymaz’ı unutmuyoruz” diyen grup, adil yargılanma ve ayrımcılıkların önlenmesi için Türk Ceza Kanunu’nda “nefret suçu” tanımının yapılması ve İçişleri Bakanlığı’nca hazırlanan “Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu Kanun Taslağı”ndan çıkarılan “cinsel kimlik” ibaresinin yeniden tasarıya eklenmesi talebinde bulundu.

“Nefret Öldürür”, “Nefret Suçları Politiktir” gibi pankartlar taşıyan grup  basın açıklaması sırasında “Suçluları bulmayan, suç ortağıdır!”, “Travestiyiz, buradayız! Alışın, gitmiyoruz!”, “Aşk, aşk hürriyet; uzak olsun nefret” gibi sloganlar attı ve basın açıklamanın bitmesinin ardından dağıldı. 

Basın açıklamasının tam metni ise şöyle:

Basına ve Kamuoyuna,
14.02.2011

01.02.2011 tarihinde MorEl Eskişehir LGBTT Oluşumu* üyesi transeksüel bir kadın arkadaşımız kendi evinde saldırıya ve tecavüze uğramıştır. Saldırgan şahıs şu an arkadaşımızı ölümle tehdit etmektedir. Arkadaşımızın can güvenliği söz konusu olduğu için Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı’na şahıs hakkında suç duyurusunda bulunduk.

Saldırgan şahıs bugüne kadar Eskişehir’de birçok eşcinsel ve transeksüel bireye taciz, tecavüz ve gaspta bulunmuştur. Eşcinsel ve transeksüel bireyler korkutuldukları için şikayetçi olamamakta, şikayetçi olduklarında ise savcılar tarafından şikayetleri dikkate alınmamaktadır. Bu şahıs adeta eşcinsel ve transeksüel bireylerden gasp, şantaj ve tehditle elde ettiği gelirle geçimini sürdürür hale gelmiştir.

Son olarak da arkadaşımıza “Seni buradan taşınsan da bulurum, yine geleceğim”, “Bana kapıyı açmasan bile başka arkadaşlarımı sana gönderirim. Ellerini, kollarını bağlayıp seni dövdürtürüm. Sonra da arkadaşım vasıtasıyla içeri girer sana yeniden tecavüz ederim, seni öldürürüm” gibi tehditler savuran saldırgan hakkında en kısa zamanda dava açılmasını talep ediyoruz!

Yargı teşvik etme, tecavüzcüleri yargıla!

Türkiye’de her gün en az 3 kadın nefret saikiyle şiddete maruz kalmakta ve öldürülmektedir. Bu mağdurların bir kısmını da trans kadınlar oluşturmaktadır. Toplum tarafından dışlanan, iş bulamayan ve zorunlu seks işçiliği yapmak durumunda bırakılan travesti ve transeksüel bireyler hayatlarının her alanında şiddetle yaşamaktadırlar.

Türk Ceza Kanunu’nda “nefret suçu” tanımı yapılmadıkça lezbiyen, gey, biseksüel, travesti ve transeksüel (LGBTT) bireylere yönelik suçların failleri yargılanmayacak ya da yargılansalar bile ceza indirimlerinden faydalanmaya devam edeceklerdir!

Devlet LGBTT bireyleri yok saymaktan bir an önce vazgeçmelidir!

İçişleri Bakanlığı’nca hazırlanan “Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu Kanun Taslağı”ndan sessiz sedasız çıkarılan “cinsel kimlik” ibaresi yeniden tasarıya eklenmedikçe bu failler benzer suçları işlemeye devam edecek ve gerekli şekilde yargılanamayacaklardır!

Nefret cinayetleri politiktir, katilleri biliyoruz!  

Kadınlara, LGBTT bireylere, Alevilere, Ermenilere, Kürtlere ezilen her kesime karşı işlenen nefret suçlarına ve ayrımcılıklara karşı sessiz kalmıyoruz; Ayşe Paşalı, Ahmet Yıldız, Dilek İnce, Hrant Dink ve Uğur Kaymaz’ı unutmuyoruz!

Bulunduğumuz suç duyurusunun yargı tarafından dikkate alınacağını ve medyanın üzerine düşen kamuoyunu bilgilendirme görevini etik bir şekilde yerine getireceğini umuyoruz.

Şikâyetlerimize rağmen gerekli hukuki yaptırımlar yerine getirilmediği takdirde devlet de bu suçun bir ortağı olacaktır! Bizler aşağıda imzası bulunan örgütler olara her zaman arkadaşımızın yanındayız ve bu davanın takipçisi olacağız!

MorEl Eskişehir LGBTT Oluşumu - Sosyalist Feminist Kolektif - Kaos GL Derneği - Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği - Lambdaistanbul LGBTT Dayanışma Derneği - Siyah Pembe Üçgen İzmir LGBTT Derneği - İstanbul LGBTT Dayanışma Derneği - Hevjîn Diyarbakır LGBTT Oluşumu - Bilkent Üniversitesi Renkli Düşün Kulübü - İLLET - Homofobiye Karşı İnisiyatif Derneği(Kıbrıs) - FeministBiz - Voltrans Trans Erkek İnisiyatifi – Kadın Kapısı – EHP'li LGBTT'ler.

*e-posta: morel.eskisehir@gmail.com
web: http://moreleskisehir.blogspot.com


(Ozan Gezmiş/Eskişehir) 

10 Şubat 2011 Perşembe

BASIN AÇIKLAMASINA DAVET


1 Şubat 2011 günü MorEl Eskişehir LGBTT Oluşumu* üyesi transeksüel bir kadın arkadaşımız kendi evinde saldırıya ve tecavüze uğramıştır. Şu an arkadaşımız ölümle tehdit edilmektedir ve can güvenliği bulunmamaktadır.

Trans kadınlara reva görülen şiddete dur demek için aşağıda ismi bulunan örgütler olarak yapacağımız basın açıklamamıza bu konuda duyarlı herkesi davet ediyoruz!

MorEl Eskişehir LGBTT Oluşumu - Sosyalist Feminist Kolektif - Kaos GL Derneği - Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği - Lambdaistanbul LGBTT Dayanışma Derneği - Siyah Pembe Üçgen İzmir LGBTT Derneği  İstanbul LGBTT Dayanışma Derneği - Hevjîn Diyarbakır LGBTT Oluşumu - Bilkent Üniversitesi Renkli Düşün Kulübü - İLLET Grubu - Homofobiye Karşı İnisiyatif Derneği(Kıbrıs)  FeministBiz – Voltrans Trans Erkek İnisiyatifi – Kadın Kapısı

Tarih:  14.02.2011 - Pazartesi
Saat:   13:00
Yer:     Eskişehir Adalar Migros Önü


2 Şubat 2011 Çarşamba

Basına ve Kamuoyuna


AK Parti Hükümetinin, Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu Kanun Taslağından “cinsel kimlik” ibaresini çıkarttığını öğrenmiş bulunuyoruz.

Türkiye’de Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans (LGBT) bireylerin insan hakları alanında çalışan LGBT örgütleri olarak, Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu Kanun Taslağına “Cinsel Kimlik” ibaresinin yeniden eklenmesini talep ediyoruz.

Ayrımcılığa karşı vatandaşları korumaya yönelik hazırlanan bu yasa tasarısından Cinsel Kimlik ibaresinin çıkartılması, LGBT (lezbiyen, gey, biseksüel ve trans) bireylere karşı ayrımcılığı ve insan hakları ihlallerini meşrulaştırmaktadır. Tasarıdan cinsel kimlik ifadesinin çıkartılması, Devlet Bakanı Aliye Kavaf’ın eşcinselliği hastalık olarak gören homofobik yaklaşımının AK Parti hükümetinin politikalarını yansıttığını bir kez daha bize göstermiştir.

Hükümet 2009'un sonlarında, “Demokratik Açılım”ın bir adımı olarak düzenlemeyi vaat ettiği  “Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu Kanun Tasarısı Taslağı”nı görüş almak üzere, İçişleri Bakanlığı tarafından Barolara, Akademik çevrelere, STK'lere ulaştırdı. Bakanlık görüş almak üzere “Taslak”ı, geçen yıl Mart ayında Kaos GL Derneğine de göndermişti. 


Taslağın "Eşitlik ilkesi, ayrımcılık yasağı, yasak kapsamındaki ayrımcılık türleri" başlıklı 3. Maddesi’nde, “cinsiyet, ırk, renk, dil, din, inanç, etnik köken, cinsel kimlik, felsefi ve siyasi görüş, sosyal statü, ... ve benzeri temellere dayalı ayrımcılık yasaktır” hükmü yer alıyordu. İçişleri Bakanlığı’nın resmi sitesinde duyurulan Taslak’ın son halinden ise “cinsel kimlik” ibaresinin çıkartıldığı görüldü. 

İçişleri Bakanı, Kasım 2009’da TBMM kürsüsünde yaptığı konuşmada, insan hakları ile ilgili idari denetim mekanizmalarının uluslararası kurallara uygun olarak kurulacağını, Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu oluşturulacağını belirtmişti.

İnsan hakları örgütlerinin temsilcilerinin Bakan’la görüşmeleri ile olumlu bir süreç başlamıştı. İçişleri Bakanlığı bu alandaki çalışmasını, İstanbul Bilgi Üniversitesi ve Azınlık Hakları Grubu (MRG)’nin katkısı ile İnsan Hakları Ortak Platformu (İHOP) tarafından hazırlanan taslağı esas alarak başlatmıştı. Ayrımcılığın temellerini yeniden tanımlayan bu çalışmada tanımlanan ayrımcılıklar arasında “cinsel kimlik” de yer alıyordu. 

İHOP’un hazırladığı ve Adalet Bakanlığınca kabul edilen Taslak’ta, “cinsel kimlik” tanımlanmış ve “heteroseksüel, eşcinsel, biseksüel, transeksüel, travesti ve benzeri cinsel kimlikleri ifade eder” olarak belirtilmişti. 

Avrupa Komisyonu, “Türkiye 2010 Yılı İlerleme Raporu”nda, temel haklarda LGBT’lere yönelik ayrımcı uygulamaları sıralamış ve “Türkiye’nin ayrımcılıkla ilgili yasal çerçevesi AB müktesebatıyla yeterince uyumlu değil. Temel haklar alanında lezbiyen, gey, biseksüel ve trans (LGBT) bireylere yönelik ayrımcılık devam ediyor” diyerek, LGBT Bireylere yönelik ayrımcılık konusunda, “Ayrımcılığın Önlenmesi İlkesine Uyulmuyor”, “Devlet Bakanı Kavaf Ayrımcılığa Yol Açıyor”, “Homofobik Şiddetin Faillerine İndirim Yapılıyor”, “TSK Aşağılayıcı Tıbbi Testler Uyguluyor”, “Vicdani Ret Hakkı Tanınmıyor”, “Ayrımcılıkla Mücadele İş Kanununda İlerleme Kaydedilmedi”, “Örgütlenme Özgürlüğü Engelleniyor”, “Temel Haklarda LGBT’lere Ayrımcılık Devam Ediyor" gibi başlıklarla ayrımcılığın altını çizmişti.  

LGBT Bireylere yönelik ayrımcılığa ve insan hakları ihlallerine karşı duyarlı olan kişi ve kurumları bu konuda harekete geçmeye ve AK Parti Hükümetinin Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu Kanun Tasarısına yeniden Cinsel Kimlik ibaresini alması için tepki göstermeye davet ediyoruz.

LGBT İnisiyatif ve Dernekleri

Çukurova Eşcinsel İnisiyatifi
Hevjîn Diyarbakır LGBTT Oluşumu
İstanbul-LGBTT Dayanışma Derneği
Kadın Kapısı
Kaos GL Derneği
Lambdaistanbul LGBTT Dayanışma Derneği
MorEL Eskişehir LGBTT Oluşumu
Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği
Siyah Pembe Üçgen İzmir LGBTT Derneği
Voltrans Trans Erkek İnisiyatifi